14.Bölüm

139 9 0
                                    

Ahu ulucu'dan devam:
Karaokenin üzerinden tam bir hafta geçmişti. Sabah güneşinin yüzüme vurmasıyla gözlerimi aramış "ne ara sabah oldu ya" diye isyan ederken kendimi yastığa gömmüş hiç kalkmak istemezmiş gibi gözlerimi tekrar kapamıştım. Ne kadar daha uyuyabilirdimki başımda patron belası mahir varken ne yapsam kahvesine uyku ilacı atıp işten kaçamak mı yapsam, yada onu odasına kitleyip kapısına rahatsız etmeyin diye notmu yapıştırsam diye saçma sapan düşüncelere kapılırken birden ayağa kalkarak yüzüme düşen dağınık saclarımı yuzumden cekmış elimle arkaya atmıştım. Esneyerek terliklerimi ayağıma geçirmiş aynaya doğru yönelmiştim. Aynanın karsına gectiğimde uykusuzluğun verdiği şişik gözlerime baktım hayır ya diye yüzümü buruşturmuş ağlama moduna geçmiştim. İşe gitmem gerekiyordu acele edip duş aldıktan sonra üzerime ne giysem diye düşünüyordum. Yardım alsam iyi olacak galiba diye söylenerek küçük modacımız asillanın odasına yönelmiştim. Ama kapıyı açıp içeriye girdiğimde asillanın olmadığını farketmiştim. "Doğru ya salak ahu o şuan iştedir. Diye söylenirken o zaman geriye diğer seçenek kalıyordu oda aşçıların kraliçesi alanurdu. Alanurun odasına doğru ilerlerken aklım başka yerdeydi. O kadar dalgınımki odanın kapısını çalmayı unutmuş içeri dalmıştım. Alanur ise korkudan telefonu yere düşürmüştü. bana doğru isyan edermişçesine bakıyordu. Ben yere düşen telefonun derdindeyken alanurun dokunsam ağlıcak gibi olması gözümden kaçmamıştı. Alanur yere düşen telefonu almak için eğildiğinde, ona doğru yöneldim ve telefonu neden yere düşürecek kadar durgun olduğunu öğrenmek istedim.alanur bana durumu açıklamasına rağmen ona çağana ders vermesi için uyarmıştım. Çağana çok kızgındım. Güzel alanurumu üzmeye hakkı yoktu. Sinirden ayağımı sallamaya başlamış alanura istemsizce  sürünsün bırak der gibi bakışlarımı yöneltmiştim. Kapıya alacaklı gibi birinin çalmasıyla duraksamış kapıyı açmak için adımlarıyla kapıya yönelen alanurun arkasından bakmaya başlamıştım. Çağanın geldiğini görünce onları yalnız bırakmam için marketi bahane etmiş yanlarından uzaklaşmıştım. Kendıme bakınarak ahu sen ciddimisin Dıye ısyan ederken ayağımda ev terlikleri ve üzerimdeki pijamaları farkedınce ayaklarımı yere vurarak isyancı bir şekilde makete yöneldim. Markette iki poşet abur cubur aldıktan sonra eve gelirken bakışları üstümde sezince içimden ne yani depresyonda olamazmıyım hayır yani belki yatıcam ne  var bunda diye kendımı teselli ederken kendini kandırma ahu biri seni görse gazeteye verir ormandan cinsi bilenemeyen insan görünümlü varlık diye manşetlere çıkarsan şaşırma bu tiple bu bi net ahu  diye kendimle alay ederken eve varmıştım. Eve vardığımda alanur ağlamaktan gözleri kızarmış bana doğru bakıyordu. Onu öyle görünce korkmuş adımlarımı dahada hızlandırmıştım.yanına geldiğimde koluna girip içeri girmiştim. Konuyu kapıda konusmak istememiştim. İçeri girdiğimizde konuyu bize anlatmış. Gönlüm bir nebze rahatlamıştı.her zamanki psikolok hanım çağana hak vererek beni sinir etmişti. Oda haklıydı çünkü mantıklı hareket ediyor ikisinin yerine kendini koyarak düşünüyordu. Bense olaya bodoslama atlayıp hep alanuru savunuyordum. Ama napım asilla gibi  oda benim bi parçamdı. Üzülmelerini istemezdim. Beni sinir eden asillaya yastık fırlatarak yastık savaşı başlatmıştım. Çok eğlenceli olmasına rağmen yorucuydu. Yastık savaşının verdiği yorgunlukla herkes odasına dağılmış evi adeta bir sessizlik bürümüştü.

Ertesi sabah kaltığımda asilla ile karşılaşmış alanurun kalkmadığını farketmiş asilla ile hain uyandırma planları içerisine girmiş.  üstüne atlayarak uyandırmak için paldır küldür odaya daldığımızda alanurun yatağını boş görünce ikimizde birbirimize anlamsız şekilde şaşkın bir ifadeyle bakmıştık. "İşe gitmiştir kesin " diyerekAsilla ile omuz silkmiştik. odalarımıza yönelmiş üzerlerimizi giymiştik. Asilla yarım kalan işlerini halletmek için dışarı çıkmış, ben de ofiste kalan çizimleri almak için şirkete yönlenmiştim. Çizimleri aldıktan sonra eve dönüp tekrar çizimleri bilgisayara geçirmiştim.bi kahve molası yapmak için mutfağa inmiş,kahvemi alıp sokağa bakan pencerimin önünde oturmuş kahvemi yudumlarken, gözlerim dalmıştı. Asillanın klinik partisinde ne giyeceğim takılmıştı, aslında aklıma takılan  şey batındı elbise aklımı oyalamak için kullandığım bir piyondu sadece . Ne olabilirdiki ahu, sen karşılıksız bir hoşlantıya sahip bir hayalperestsin sadece o kim? sen kim? Diye söylenirken içten içe üzülüyordum. Ah be batın ben senin için üzülürken sen nasıl bir başka gözlerin  çimen gözlerine değmesine izin verirsin? Diye sitem ediyordum. Açıkcası haberdeki kızı kıskanmadım değildi. Tıpkı o kız gibi Batın nışancının bakışlarında mahsur kalmak isterdim, onun gözlerinde kalmak bu hayattaki en güzel bahanem olabilirdi. Diye söylenirken buz gibi kahvemin sonunu  yudumlarken  sokak lambasının etrafında  dolanan kelebeği izledim bir süre izledikten sonra telefonun çalmasıyla irkilmiş telefona yönelmiştim.arayanın gizli numara olduğunu görünce telefonu önemseden yatağa fırlattım. Arkamı dondugumde ise ya arayan batınsa ya bana acıklama yapmak için diye dank edınce hemen hızla telefonu yataktan almış ve açmak için acele ettiğimde artık çok geçti. Çağrı sonlandırılmıştı. Ya ahu ya sen naptın bole diyerek kafamı yastıklara gömerek ağlar gibi çığlıklar attım. Birden ayağa kalkarak o değildir hem  bu saate uyuyodur diyerek birazda olsa kendimi kandırmış kendimi yatağa atmış tavanda parıldayan fosforlu yıldızlarıma dalmış batının hayaliyle uyuya kalmıştım...

Yazardan devam:

Alanurun otele varmasıyla çağanı görmesi bir oldu. Çağanın bir çalışınla itina ile konuşması alanurun dikkatini çekmişti. Alanur konusmaları bölünemesi için arka kapıdan mutfağa girmiş  üzerini değişip işe koyulmuştu. İşe koyulurken kulağına kadar gelen konuşmalara dikkatini vermişti. Aras beyin kutlama hazırlığından bahsediyorlardı. Alanur bunu duyunca aklına tek bir soru geldi o aras asillanin bahsettiği arasmıydı yoksa? Diye düşüncelere daldı. Alanur o kadar heyecanlıydıki bugün onun icin önemli bir gündü.

Sevdiğin bir insandan uzak kalmak demek sadece bedenen değil ruhen de kaldığı doğrudur. Sevdiğin insanı uzakta yargılamak yanlış düşüncelere  kapılman için en büyük adımdır. Gözden uzak olan gönüldende uzaktır . Sözünün gerçeklik payını yaşayınca anlarsınız. Anlamadan yorum yaparsanız büyük konuşarak gerçekliğinin farkına varırsınız. Çünkü bu durumun içinde bulursunuz kendinizi. Her aşk yaşadığı durumun vaktine esirdir. Bu durumdan duruma değişir. Siz siz olun aşkınıza büyük konuşmaları sığdırmayın. Çünkü büyük konuşmalar yaşamak istemediğiniz durumun içine sizi sığdırabilir. Alanur da böle oldu işte affetmemek için direnirken aşkın masumiyetini asla hesaba katmadı. Ahuya gelince o zaten kendi içinde büyük hesaplaşmalar yaşıyor. Aşk sizce tek taraflımı daha güzel? Yoksa Karşılıklı aşk ta yaşanan çaresizliklermi ? Bunu hep birlikte görelim en güzel hayallerinizi yaşamanız dileğiyle...

AŞK-I ESARET Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin