1. BÖLÜM

1.4K 46 2
                                    

Ağaç dalları cama vururken hafif bir esintiyle odanın kokusu adeta büyülüydü, uyanmak için zorluyordu ruhun bedenimi. Bense uyanmamak için o rahatlık ve huzur veren bir yaz baharı  kokusuna direniyordum. Masal gibi gelen müziğin ritmi hafif ve huzur vericiydi. Her şey çok güzeldi taki mutfaktan gelen börek kokusu beni benden alana kadar. Tam da tahmin ettiğim gibi beni uyandirmanin yöntemini iyi biliyordu alanur. Benim sevimli aşçım . Kokuyu alır almaz yorganimi üzerimden atip, ayaklarımı yere basmam bir oldu. Gözlerimi tamamen açmaya çalışıyordum uyanmak için, birden dank eder gibi beynime çalan kapı sesi geldi. gozlerimi kapiya çevirdim. Kapıyı çalanın kim olduğunu cok iyi biliyordum çünkü kapımı bir kişi ahenkli bir biçimde müzik eşliğinde çalardı. O kişide asila benim en iyi psikoloğum . Aynı zamanda da en sevimli hallerimle bile dalga geçmeye beceren ev arkadaşım. Tabiki de oydu. Kocaman ördekli ev patikleriyle moda tutkunu gibi cıvıl cıvıl pijamalariyla kapıdan içeri kafasını uzatıp
"Gelebilirmiyim diye sormuyorum çünkü zaten içeri gireceğim." Diyerek o sıcacık gülümsemesiyle içeri girdi. Gülümseyerek "benim güzel aşçım bugun ne pişirmiş? Güzellik uykumun ve benim arama girmesine karşılık ona bir ay ceza vereceğim" dememe kalmadan elinde kepçeyle kapıda belirdi. Ayağında ponponlu terlikleri, saçlarının dağınıklığı ve üzerindeki sabahlık depresyona giren genç ergenleri hatırlatıyordu. Ama aslinda tam zittiydi alanur. "Biri benden mi bahsetti" dedi kapıdan içeri girerek. Ona bakarak"bende tam senden bahsediyordum. Bugun neler döktürdün bakalım o guzel ellerinden?? Söyle bakalım"diyerek ona sarıldım ve asla unutamayacağı özlemli bir öpücük kondurdum yanağına. Normal karşıladı her zamanki gibi ani opmelerime. Odadan çıkarak mutfağa doğru yol aldık. Masayı görünce hic şaşırmamistim tabi. Alanur bizim ortak noktamız yani şirin evimizin ascisiydi. Evde yemekler ondan sorulur. Alanur ve asila benim kocaman ve tek ailem. Hadi size biraz onlardan bahsedeyim.

Alanur navruz 23 yaşında gözleri kısık ama çekici dururken ela gözleriyle dikkat çekiyordu . Saçları siyah olup beline kadar uzanan zayıf ince belli güzel biri olan aşçı kardeşim. Asla haksızlığa gelemeyen, kendinden emin olan kardeşim. Biraz cesareti fazla ama en çok ta bu huyunu seviyorum onun. İyi kalpli çılgın meleğim iyiki tanımışım seni.
Asilla uysal 23 yaşında çekik kömür gibi gözleri, küt kıvrımlı kahverengi saçları ince belli modacı gibi giyinmeyi eksik etmeyen akıl hocamız psikolok hanım asila uysal alanurun tersi sakin ve ince düşünen akil hocam iyiki varsin. Moda tutkunum benim. Bu ömür törpülerimle 4 sene önce üniversitesi de tanışmıştık. Onlar benim 4 sene önce tanıdığım iyikilerimdi. Şuan aynı evi paylaşıyor, kardeşten öte seviyoruz birbirimizi.
Kahvaltı yaptıktan sonra masayı topladık ise gitmeden önce bizim ritüelimiz olan bir fincan kahve eşliğinde ne giyecegimize karar vermekti. Tabiki kahveler asiladan di.kahvelerimizi içtikten sonra hazırlanmak için odalarimiza döndük. Hazırlandıktan sonra kapıyı açıp yol kapısına yöneldiğimde asile ve alanur çoktan hazırlanmış elleri belinde beni bekliyorlardı. Asila "acaba bugün görücü randevunun falan mı var anlamadım ki iki saat ne ya" diyerek sitem dolu sözlerini azar gibi yemistim. Kızdığını anladığım için arkadan ona sarılıp "akıl hocam bugün neden bu kadar sinirlisiniz acaba??" Dedim ve Kafami uzatarak gulumsedim. Eliyle alnıma vurarak "gene kandırıyorsun beni şapşal" diyere kapıya yoneldik. Bu seferlik alanurun arabasıyla gitmeyi tercih ettik. Alanur beni işe bıraktıktan sonra asilayi bırakmak icin tekrar yola yöneldi. Arabadan indikten sonra derin bir nefes alıp. Acımasız yorgunluktan once bedenimi rahatlatmak için küçücük bir terapi sadece. Daha sonra şirkete gitmek için kapiya yoneldim. Herkesi selamladıktan sonra odama girip kendimi binlerce sıkıntı çekmek için  dünyaya gelmiş ruhu yaşlanmış bir kadın gibi koltuğuma attım. Öyle güzel hayallere daliyordum ki huzur veren sessizlik bir anda bozuldu. Çalan telefondu. Birden titreyen ellerimle telefonu açtım.arayan ukala patronum mahir çakirbeyliydi. "Hemen odama gel " komutunu alır almaz patronun odasına gitmek için kapıya yoneldim. Patronumun kapısına geldiğimde kapıyı çaldım ve içeriye girmek için adım attım. Karşımda beli ince, çekik mavi gözleri, dağınık siyah saçlarıyla birden bana doğru dönerek gözlerini bana yöneltti. "Beni cagirmistiniz efendim" diyerek yutkundum. "Evet ahu yeni bir iş aldık. Bunun için seni onerdim. Bu görev senindir. Mardin'de ünlü bir iş adamı bir avm yaptırmak istiyor. Bunun içinde benimle anlaşma yaptı. İyi bir yatırım veriyor. Bunun için sana güveniyorum. Beni sakın şaşırtma. "Diyerek sozlerine devam etti. "Söyleyeceklerim bu kadar eve dön ve eşyalarını hazırla."diyerek çalan telefonuna yöneldi. Ve elleriyle çıkabilirsin artık komutunu verdi. Bende yutkunarak kapıyı kapatıp odama yoneldim. Bu benim için iyimiydi yoksa kötümüydü bilemedim. Kızlarla biraz da olsa ayrı kalacağım icin çok üzgündum

AŞK-I ESARET Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin