27.Bölüm

70 5 0
                                    

Ahudan devam:

Kısa süreli uykudan kendimi atmış, koltukta doğrulup etrafa bakınmıştım. Batın mutfakta oyalanırken, yere kadar uzanan camlardan bana bakan tatlı bir köpek görmemle bahçeye çıkmış, onu sevmeye başlamıştım. Havanın soğuk olmasına rağmen tatlı bir esintisine karşılık, kendimi bahçede ki sallanan sandelyeye bırakmıştım.asilla naptı acaba diye düşünürken üşümüş, içeriye girmek için ilerlemiştim. İçeriye girer girmez mutfağa bakındığımda batını görmemiş seslenmeye başlamıştım.merdivenler den hızlı bir şekilde inen batın endişeli şekilde nefes nefese kalmış, bana sarılmıştı. ne olduğunu anlamaya çalışırken,bana öyle sıkı sarılmıştıki elindeki silahın verdiği baskıyla omuzum acımış, batını geriye doğru çekerek "bu elindeki de ne böyle"diye kızgın dolu bakışlarımla ona bakarken, tekrar elindeki silaha bakıp bana doğru:
" önemli değil ya tedbir diyelim, onu bunu bırakta sen nerdesin kızım aklım başımdan çıktı bi an "

" bahçede ki sevimli köpeği sevmek için bahçeye çıkmıştım. Hem ayrıca evin içinde ne olabilirki kaçırılmış olamazdım heralde."

"belli olmaz yanımdan sakın bir daha ayrılma burası sizin oralara benzemez şehir prensesi" diye kızgın bakışlarıyla mutfağa yönelmiş bende peşine gitmiştim. Mutfağı görünce bir kahkaha patlatmış, batının bana  ellerini bağlayarak öfkeli bakması daha da çok kahkaha patlatmama sebep olmuştu. Batın bana dönerek:
"ne yani şimdi komikmi" hala kahkaha atmaya devam ederken duraksamış:
"ama napım bu arada menü çok güzelmiş" diye alay ederken:

"ne o küçük hanım çok mu hoşunuza gitti" diye üstüme yürüdüğü anda oturma odasına kaçmıştım. Batın peşimden gelerek "yakalarsam hiç iyi olmaz ama küçük hanım" diye söze dalarken beni yakalamaya çalışmış yakalayamamıştı. Ben ise kahkaha atmaya devam ederken, batın beni şaşırtmış belimden kavramıştı. Tam yakaladım dicekken, ikimizde  dengemizi kaybetmiş soluğu yerde almıştık. Batın üzerimdeyken kollarımı iki yana açarak, bileklerimden tutmuş, beni yere sabitledikten sonra, " hadi bakalım ahu uluca şimdi ne olacak, hay aksi şu işe bak senide kimse duymazki"

"ama haksızlık bu hile yaptın"

"hilemi o da ne kimin icadı acaba"

"ya ama taşkafa bırak beni yoksa hiç iyi olmaz"

"bırakmazsam naparsın" diyerek dudaklarıma yaklaşmış o güzel çimen gözlerini gözlerime değindirmişti. Öyle güzel bakışıyodukki, taki telefon çalana kadar;

"açmıcakmısın"

"güzel gözlerinden ayrılmak istemiyorum" daha da utanarak başımı yana çevirip  kıpkırmızı kesilmiş, kalp atışını tüm bedenimde hissederek ona tekrar dönüp:
"galiba ben gözlerinden ayrıldım şimdi telefona baksan iyi olur önemli olabilir" batın başını öne eğmiş sitem halindeyken beni bırakmış beni kucağına alarak kaldırıp koltuğa oturtmuştu. Telefon la görüşmek için bahçeye çıkan batını her zerresini aşkla süzüyor, kendi kendime gülüyordum. Yanaklarımı hafif şekilde şamarlayarak "kendine gel ahu" diyerek toparlanmaya çalışmıştım. Kısa bir süre sonra telefon görüşmesini bitiren batın içeriye gelmiş, soğukta üşüyen ellerini ısıtmaya çalışıyordu. Ayağa kalkarak ellerini ellerimin içine alarak sıcak nefesimle ısıtmaya çalıştım. Ellerini ısıtmak için  her başımı eğdiğimde batının saçlarımı koklayışını hissedip içimden uçuşan kelebekleri, yüreğimde duyduğum sevinçle batına gözlerimi devirmiş:

"şimdi daha iyi gibisin" diyerek ellerini bıraktığımda batın ellerimi ansızın tekrar yakalayarak, :

"benim ellerim ne zaman çok üşür  biliyomusun?"

"ne zaman"

"o güzel sıcak ellerini ellerimin üzerinde  hissetmediğim zaman."
Bu sözüyle batına öyle içten bakmıştımki"iyiki"diye iç geçirerek bir süre bakıştıktan sonra batın büyüyü bozmuş:

AŞK-I ESARET Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin