Mutluluk neydi sevdiğiyle ölmek mi yoksa yaşamak midir doyasıya hayatı ?
...
Sofia uyanır uyanmaz elini başına götürdü. Başının çatladığını hissediyordu. Serhat o sırada kahkaha atmıştı. Ne olduğunu anlayamayan Sofia ona boş boş baktı. En sonunda dayanamayıp
"Ne gülüyorsun be adam?" sinirle söylendi adeta. Serhat gülmemek için zor tutup cevap verdi.
"Dün çok içersen ağrır tabi." Sofia şaşkın şaşkın baktı.
"Dün ne oldu ki?" diye sorduğunda Serhat karısının içkiye dayanamadığını anlaması uzun sürmemişti zaten.
"Gerçekten hatırlamıyor musun?" Genç kız ne hatırlaması gerektiğini anlamamıştı. Serhat 'a
"Ne oldu anlatsana?" dediğinde Serhat anlatmaya başladı.
"Babamın yanakların sıkmandan mi başlasam yoksa anneme güzel söz söyleyip yüreğini okşamandan mi yâda sevemedim kara gözlümü söyleyip bana serenat yapıp eve kadar gelmene mi ha birde şu evin içinde bana olan aşkını haykırmana mi?" Sofia o şeklinde ağzını açmış bir şekilde dinliyordu. Serhat ise bunları anlatmaktan adeta keyif alıyordu.
Genç kız renkten renge girmekle meşgulken Serhat bir kere daha kahkaha attı. Yaşlı çift yeni kalkmış kahvaltı ya ineceklerdi. Aynı şekilde Hasret Barışta öyle. Sofia utancından yerin dibine girmişti. Serhat 'ın yüzüne bakamıyordu. Serhat elini çenesine koydu Sofia 'nın ve gözlerini gözlerine denk getirdi.
"Utanma sevdiğim biliyorum bana şimdi söylemezsin biliyorum senin korkuların var ama sana yemin ederim seni her şeye rağmen bırakmayacağım hem de hiçbir şeye rağmen ben seni sen olduğun için seviyorum bunu unutma." Sofia 'nin gözü buğuluydu. Serhat hemen
"Sakın gözlerindeki bulutları sil güzel gözlüm. Şimdi üzerini giy bir yere gideceğiz ." Sofia başıyla nereye dercesine salladı. Serhat bir şey demedi. O siyah pantolon ve mavi kazağını giydi. Sofia 'da lavaboda önü kısa arkası uzun bir elbise giydi. Kolları uzundu. Saçlarını güzelce tarayıp serbest bıraktı. Hafif makyaj yaptı.
Banyodan çıktığında Serhat Sofia 'ya büyülenmişti adeta. Odalarından çıktılarında Sofia dolgu topuklu olan botlarını giydi. Onun üzerine siyah montunu giydiğinde Serhat'ta beyaz montunu giymişti. Kar yavaş yavaş yağsa soğuk havası çok belliydi. Ilk mutfağa gittiler. Ailesine haber vermek için. Daha sonra Sofia başını öne eğdiğinde Serhat başını kaldırdı ona
"Başını her daim dik tut. Delalamın ( değerlim/sevgilim)" dedi gülümseyerek. Daha sonra Sofia
"Şey efendim dün hepinizden çok ama çok özür dilerim umarım beni affedersiniz." Nilgün Hanım gülümseyerek
"Mühim değil kızım sen oğlumun yüzünü ve bizim yüzümüzü güldürdün daha ne olsun ." Hasret gülerek cevapladı
''Yalnız sesinde baya güzelmiş.'' dediğinde Sofia ağzını yamulttu Hasret'e Serhat daha sonra
"Biz Sofiayla dışarda kahvaltı yapacağız afiyet olsun size ." Annesi başıyla onayladı Kenan Bey
"Eski köye yeni adet mi oturun burada kahvaltı yapalım." Adeta sinirle söylemişti Kenan Bey Nilgün Hanım karşı çıkarak
"Bırak çocukları keyfine baksın." Cevaplayınca Serhat'ta fırsat bu fırsat deyip karısının elinden tutarak çıktılar. Arabaya bindiler. Serhat sürmeye başladığında Sofia hemen
"Kahvaltıya gitmediğimiz belli nereye gidiyoruz Serhat? '' Meraklı gözlerle baktık kocasına. Serhat biranda
"Yok, o kahvaltıya gideceğiz ama daha sonra güzelim." dediğinde Sofia daha çok meraklanmıştı. Anlaşılan hiç bir şey demeyecekti beyefendi. En sonunda Serhat arabayı park etmişti. Hastaneye vardıklarını anlaması uzun sürmedi Sofia 'nın. Sofia telaşlı bir sesiyle
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNKİSÂRI HAYAL (Töre Serisi 1 Bitti. Tekrar Yazılıyor)
RomanceGece boyu izledi kadın genç adamı Gülüsünü Nefes alışverişini Yüzünü Her şeyini Geçmişin gösterdiği ihanete rağmen o adamla olmak istedi . Ve şimdi bir kız düşünün Yunanistan 'dan Nevşehir 'e mastır yapmak için geliyor. Geldiğinde ise töre...