|4|

1.3K 119 9
                                        

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

İyi okumalar dilerim.

••••••

AYKIZ

Pelerinin örtüsünü başıma geçirerek küçük kulübeden dışarıya çıktığım da güneş yeni yeni doğuyordu.

Her adımın da kâr seslerinin çıtırtıları nöbetçilerin dikkatini çekerken beni gördüklerin de önlerine dönüyordu.

Büyük ahırın oraya giderek onlarla ilgilenen adama baktığım da yaşlılığın verdiği yavaşlıkla hayvanlara yem veriyordu.

"Bir şey mi istedin?"

Beni fark ederek sorununu sorunca karşısına doğru bir kaç adım atarak etrafa baktım.

"Bir at isterim kaç gümüş ise veririm"

"Elimde bir at vardır. Ama uzun yolculuğa pek dayanmaz"

Eliyle ileride ki beyaz atı gösterirken yanına doğru giderek yelelerini okşadığım da beni britanya topraklarına bırak yeterdi.

"Onun için kaç gümüş istersin ?"

"7 gümüş ver ye-"

Aniden duyduğumuz boru sesleri ile adamın gözlerinde gördüğüm korku bir şeylerin ters gittiğini bana belli ettirmişti.

"Saldırı! Saldırı var! Herkes yerlerine!"

Yaşlı adam ileriye doğru atılarak eline küreği alırken koşar adım ahırdan dışarıya çıktığım da gördüğüm yüz ile ellerim kılıcıma gitmişti.

"Aila!"

Sessiz fısıltıma rağmen ileride ki atın üzerinde bana bakan kız yanında ki prens'e güvenmiş olacak ki korkusuzca kılıcını çekmişti.

"Aradığınız odur. Bizzat nehirden ben çıkardım"

Prens'in gözleri bende dururken kral arne koşar adım gelirken evinden çıkan iki kadınla yüzümü buruşturmuştum.

"Kralınız gece rahat durmamış belli ki ?"

Prens kahkaha atarak atından indiğin de iki okçu arne'yi ayaklarından vurarak diz çöktürmüştü.

"Aila bana kızı getir. Sana söz kimseye zarar vermeden geri gideceğiz"

Kılıcımı kınından çıkarak ona baktığım da o da atından inmiş ve bana kılıcını doğrultarak gülmüştü.

"Hadi bakalım türk kızı gitme vakti!"

"Ona inandın mı seni ahmak ! Şuraya bak herkesi katlediyorlar!"

Etrafına bakmak yerine gözlerini benden ayırmazken kimseyi umursamıyor gibiydi.

"Aslında geri kalanlara bir kraliçe olabilirim ve inanır mısın? Gereksiz fazlalığı sevmem !"

Üzerime savrulan kılıcından kurtularak onunla vuruşmaya başladığım da hırs ve ihtiras gözlerinde yuva yapmıştı.

Kılıcına sert bir darbe atarak yere düşmesini sağladığım da sol elimi boynuna dolamış ve prensin gözlerinin içine bakarak boynunu kesmiştim.

Can havliyle elini boynuna götürerek yerde titremeye başladığın da kılıcımı ona çevirdim.

"Gerçekten de türk kızları güzel olduğu kadar iyi bir savaşcı da"

Tam ona doğru yürüyecektim ki önüme atlayan askerler ile birini sırtından öbürünü ise karnından yaralayarak geri çekildim.

İleride gördüğüm ile oraya doğru koşmaya başladığım da belimde ki hançeri çıkararak küçük çocuğa kılıcı uzatan adamı sırtından vurdum.

SEVDA DİKENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin