Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
İyi okumalar dilerim.
•••••••••••
AYKIZ
Acıyla yerimden doğrularak gözlerimi açmaya çalışsam da ensem çok kötü acıyordu.
Soğuk sanki tüm bedenimi işkâl etmiş gibi beni titretirken yine bu karanlık zindan da kalmıştım.
"İyi misin?"
Duyduğum sesle yerimden biraz daha doğrulurken demir parmaklıkların ardında duran prens ile göz göze geldim.
"Sanane benden"
Söylenerek ayağa kalkacakken başıma aldığım darbe yüzünden kendime bir türlü gelemiyor gibiydim.
"Bir gündür uyuyorsun yemek yemen lazım"
Parmaklıkların aşağısından tepsiyi itelerken bir ona bir de tasın için de dumanı tüten aşa(yemek)'a baktım.
"Sizin bir buğdayınıza bile tamah etmem soysuz köpek"
Ellerimi parmaklıklara dayayarak ona bakarken gözlerinde ki koca kuyu bana hiç bir duygu hissettirmiyor gibiydi.
"Papazı öldürdün bu britanya halkı için büyük bir suç, siz din adamlarına böyle mi davranırsınız"
"Biz türkler hak edene hak ettiği davranırız o çok sevdiğiniz papanız bizim namusumuza dil uzattı. Sende bunu unutma ki bizde namusumuza uzatılan o dil kökünden kopana dek cihana sizin gibi itlere dar ederiz"
Ayağımla demirlere vurarak geri çekilirken gözlerimi ondan ayırarak parmaklıklardan uzaklaştım.
"Keşke bunu yapmasaydın. Şuan kilise seni dâr ağacında ölümünü görecek çanlar çaldığı vakit senin için gelecekler"
Sesi giderken titrerken gözlerini benden kaçırarak ileriye doğru bir kaç adım attığın da arkasını dönmeden konuşmuştu.
"Keşke başka şekilde karşılaşsaydık Türk kızı"
Yürümeye devam ettiğin de bakışlarımı yukarı da ki oyuk olan yere çevirmiştim. Dün yağan kara rağmen imdi sanki biraz güneş açmış gibiydi.
İmdi kim bilir anadolu da neler olurdu. Yeni bir devlet için arayışa giren onca yiğit erler ve hatunlar savaş verirken burada olmak kanıma dokunuyordu.
Burada öylece ayakda dikilerek sırtımı duvara yaslarken bir kaç kez nöbetçiler beni kontrol etmeye gelip gidiyordu.
Bana olan bakışları biraz daha öfkeli ve oldukça kin doluydu. Kuş cıvıltıları dışarıdan biraz daha gelemeye başladığın da duyduğum çan sesi ile parmaklıkların önüne doğru giderek başımda ki örtü ile yüzümü kapatmıştım.
Bir tek gözlerim açık kalırken iki asker yanıma gelerek kapıyı açtığın da korkusuz bir şekil de oradan çıkmış ve uzun yolu yürümeye başladım.
Bir kaç kapıdan çıkarak sonunda kalenin avlusuna ayak bastığımız da yaraladığım o komutan ileride duruyordu.
"Ölüm günün geldi keçi çobanı"
"Ölüm bizim için şereftir."
Gülerek önüme geçen askeri takip etmeye başladığım da komutanda bizimle yürümeye başladı.
Kapının ardından gelen sesler ile halkın burada toplanmış olduğunu yeni yeni anlarken kale kapılarının iki yana doğru açılmasıyla oradan çıktım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVDA DİKENİ
Fiksi SejarahYıl'1220' Türkler yeni bir devlet yeni bir düzen uğruna savaş ve ölümle burun burunaydı. Bu devlet sultan tarafından yönetilsede dümeni ak saçlılardı. bu hikâye devlet kurup devlet yıkanların ve bu uğurda canlılarını düşünmeden feda edenlerindir.