1.0

142K 2.6K 1.4K
                                    

Medya: Simay Şekerci

İyi okumalar baltanelerimm

---

"Senin burada ne işin var?!" Diye bağırdı Barlas yüzüme. Kavradığı kolumu çok fazla sıkıyordu ve canım acımıştı. Bir kaç gün önce yaralarım merhem süren çocuk, şu anda yeni morlukları yaratıyordu tenimde.

Hayat bu kadar tuhaftı işte, bir cümleye sığıyordu anlatması ama yaşattığı acı his boğazının orta yerine oturuyordu, nefesini kesiyordu. Sertçe kolumu geri çektim ve elinden kurtardım.

Göğüsüm sinirden olsa gerek hızla inip kalkıyordu. Yüzüne tüm gücümle tokat attım. "Bu kolumu acıttığın ve beni gecenin bir yarısı gizlice soktuğun odanda yalnız bırakıp gittiğin içindi." Dedim ve derin bir nefes alıp tekrar yüzüne baktım.

Gözlerim sinirden dolmuştu. Barlas pişmanlıkla bana bakıyordu ama gözlerindeki o korku aynı yerde duruyordu. "Bunun ne işi var burada?" Diyen kişi Gaye'den başkası değildi. Bana ters ters bakıyordu. Ben ona bayılıyorum sanki, salak.

Odanın kapısından bir adam sesi gelince, Barlas beni kolumdan tutup banyoya soktu. Kapıyı kapatıp beni fayans duvara yasladı ve eliyle ağzımı kapattı. "Sakın konuşma ve burada beni bekle. Ben gelmeden çıkma." Kulağıma eğilip fısıltıyla konuştu ve geri çekildi.

Gözlerimi kapatıp açarak onu onayladım. Barlas elini çekince sessizce nefes verdim. Barlas banyodan çıktı. Sessizce neler olduğunu anlamaya çalıştım. Kulağımı kapıya yaslayıp sesleri dinlemeye başladım ama zor duyuluyordu sesler.

Kapıdan sesi gelen adam konuştu. "Barlas aferin son sevkiyatta herşey yolunda gitmiş aslanım." Neyden bahsediyordu bu adam? Aklıma gelen şey değildir umarım. "Patron bu malların hepsi mi dağıtılacak?" Diye soran kız sesi Gaye'ye aitti. Demek patronları bu adamdı. Peki ya mallar neydi?

"Evet Gaye bu malların sorumluluğu Ege ve sende. Barlas için daha büyük planlarım var." Deyip güldü. Ses tonu çok itici geliyordu.

Barlas ilk kez konuştu adam geldiğinden beri. "Patron sen ortalıkta görünme fazla. Dikkat çekmeyelim odana git. Ben zaten bir kaç gün sonra senin mekana geleceğim orada konuşuruz." Sesi hissiz çıkıyordu Barlas'ın. Buz gibiydi ses tonu. Ürperdim.

Patron bişeyler daha söyledi ama duyamadım ve sonrasında sesler kesildi. Sanırım gitmişti. Kapının açılınca Barlas beni kendine çekip sarıldı aniden. Havada asılı kalan kollarımı ona doladım. Derin bir nefes alıp kokumu içine çekti. "Seni görecek diye çok korktum." Diye mırıldandı sessizce.

Geriye çekildiğinde yanından geçip, Gaye ve Ege'nin yanında geçtim. İkisi masanın başında ayakta duruyorlardı ve masanın üzerinde küçük naylonlarda haplar ve beyaz tozlar vardı. Uyuşturucu taşıyıcılığı yapıyorlardı. Korkuyla yutkundum.

Ben gelince Gaye ve Ege uyuşturucuları siyah sırt çantasına koymaya başladılar.

Barlas arkamdan gelip beni kendine çevirdi. "Sır dediğin şey uyuşturucu muydu?" Diye sordum inanamayarak. Sesim yüksek çıkmıştı. Barlas kaşlarını kaldırarak bana baktı. "Bir dakika..." deyip düşündü kısa bir süre ve devam etti.

"Sen zaten anlamamış mıydın o gece dediklerimden? O zaman niye saklayacağım sırrını dedin, anlamadığın halde?" Bu kez soru soran taraf oydu.

Barlas'ın omuzundan ittim ama bir milim kıpırdamadı. "Sen insanları zehirliyorsun ve şuan buna mı takıldın Barlas Ataman!?" Diye bağırdım sinirle. "Bak göründüğü gibi deği-" açıklama yapacağı sırada sözünü kestim.

"Ne olduğu umurumda değil. Polise anlat derdini." Deyip cebimden telefonumu çıkarttım ve polisin numarasını tuşladım. Arayacağım sırada Barlas telefonu elimden çekip aldı.

Ona sinirle baktım, ellerini teslim oluyorum der gibi kaldırdı. "Sadece 10 dakika dinle beni. Sonra istediğini yaparsın." Dedi hızlıca. Kollarımı göğsümde bağlayıp ayağımla ritim tutmaya başladım. "10 dakikan başladı, anlat." Dedim sabırsızca. Barlas ensesini kaşıdı ve Ege ile Gaye'ye baktı.

Uyuşturucuları çoktan doldurmuşlardı çantalara ve ayakta bekliyorlardı. "Siz gidin, haberleşiriz." Dedi ikisine bakarak. Gaye bana hala ters ters bakıyordu.

Ege ve Gaye bizi yalnız bırakınca Barlas sandalyelerden birine oturdu.

Şuan oda da sadece ikimiz vardık. "Otur." Dedi çenesiyle karşısındaki sandalyeyi göstererek. " 8 dakikan kaldı." Dedim ve sorun çıkarmadan oturdum.

"Babamla durumlarımı öğrendin bugün. Zor dönemlerden geçiyordum, yol gösterecek kimsem yoktu yanımda ve görmemem gereken bişey gördüm. Lise üçüncü sınıftaydım, yani geçen sene. Uyuşturucu sevkiyatı yapıyorlardı bir ara sokakta ve para sıkıntısı yüzünden bir adamın kafasına sıktılar gözümün önünde. Polisi aramak istedim senin gibi bende ama beni gördüler. Patronun yanına götürdüler, patron bana iki seçenek sundu. Ya gördüğüm şeylerle beraber mezara girecektim ya da yaşayacaktım ama bu işlere bulaşacaktım. Yaşamayı seçtim Bahar, hiç bir zaman istemedim bu işlerin içinde olmayı. Kurtulurum sandım sonradan ama anladım ki karanlık tarafa adım atınca, karanlığın kendisi oluyorsun." Dedi ve nefes almak için bekledi.

Duyduklarım beni dumura uğratmıştı. Kendi isteğiyle yapmıyordu anlıyordum ama sonuçta insanları zehirliyordu. Yaşamak için insanları öldürmek demekti bu. "Biliyorum canice geliyor sana anlattıklarım ama bazen başka çağren olmaz. Senden tek istediğim bu işlerden uzak durman. Polisi aramayacaksın çünkü bu adamların her yerde gözü var. Bende denedim gizlice polise ihbar etmeyi ama işe yaramadı. Benim bazı planlarım var ama henüz zamanı değil bana tamamen güvenmiyor patron. Sana uzak durmanı ve bildiklerini gizlemeni istiyorum.
Bana güvenebilir misin?" Diye sordu gözlerime beklentiyle bakarak.

Gözlerim dolmuştu ama farkında bile değildim. Akan bir damla yaşı sildim ve başımı 'evet' anlamında salladım. Ona güvendiğimi ilk kez bu otel odasında farketmiştim. "Tamam dediklerini yapacağım ama senden söz istiyorum." Dedim burnumu çekerek.

Barlas ben bişey demeden, "söz." Dedi ve ekledi. "Ne dersen de kabulüm. Sadece uzak dur ve ağzını sıkı tut yeter." Derin bir nefes aldım. "Bu uyuşturucu çetesini gerçekten bitireceksin ve kendine dikkat edeceksin. Sözüne güveniyorum." Dedim gözlerine bakarak.

Bana burukca tebessüm etti ve ayağa kalktı. "Bu odada konuştuklarımız, burada kalacak." Dedi ve sandalyeye astığı deri ceketini alıp giydi. "Benden önden çıkacağım, sende dikkat çekmeden üzerini nerede değiştiysen değiş ve kapıya çık. Bekliyorum." Dedi ve odadan çıktı. Bu odada olanlar, burada kalacak. Bu benim içinde daha kolay olurdu, en azından şimdilik bu konuları konuşmamak daha iyi olacaktı.

Barlas'ın dediğini yapıp bi süre bekledim. 10 dakika bekledikten sonra odadan çıkıp, asansörle lobiye indim. Personel odası yine boştu, kıyafetlerimi değiştirip çıktım.

Dikkat çekmemek için Bayan W.C yazan yere girdim ve yüzüme su çarptım. Topladığım saçımı tekrar açıp düzelttim ve lastik tokamı bileğime taktım. Otelden çıkarken resepsiyondaki kadın yerinde yoktu Allah'tan ve beni görmemişti.

Kapıda beni bekleyen arabaya bindim. Barlas uzanıp kemerimi taktı ve arabayı çalıştırdı. Bu hareketi hoşuma gidiyordu, keşke kendini de düşünüp taksaydı kemerini. Barlas'ın evine önüne gelince arabayı durdurdu.

Çok uykum vardı, gecenin 3'ünde uyanmıştık ve şuan saat 05.33'dü. Hava aydınlanmıştı ama biraz uykudan kimseye zarar gelmezdi, zaten okul yoktu.

Tekrar Barlas'ın odasına çıktık. Babası ortada görünmüyordu. Odaya gelince kendimi direk yatağa attım. İkimizde anlaşmış gibi tek kelime etmedik.

Barlas odasındaki banyoda üzerini değişip geldi ve yanıma uzandı. Bu kez ikimizde birbirimize döndük ve çok yakın duruyorduk.

Bugün ben Barlas ile gerçekten tanışmıştım ve bundan pişman değildim. Ben kendimi uykunun kollarına bırakırken, Barlas hala beni izliyordu hissediyordum. Uyku güzel şeydi.

SIR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin