26

2.7K 247 1.2K
                                    

lumos.

SELAMLAR! Lütfen başlamadan önce burayı okuyun. 🤍

Size, bana göre upuzun bir bölüm getirdim. Bilen bilir, normalde bölümleri max 1000 kelime olunca yayımlamak gibi bir huyum vardır çünkü bekletmeyi sevmem. Ama baktım bu sefer zaten yeterince bekletmişim, en azından beklediklerine değsin diyerek kendime belli bir süre limiti koydum ve bu sürede yazabildiğim kadar yazdım, normalde bu bölüm benim kalemimde 7-8 bölüme eşit düşüyor çünkü yaklaşık 8 bin kelime: 8000. S E K İ Z B İ N. dlcşdlmvşlsmvşdl

Açık konuşmak gerekirse en sevdiğim ve en içime sinen bölüm bu oldu, aşırı hoşuma gitti neden bilmiyorum.

Her neyse, sizlerden ufak bir ricam olacak, okuma sayısı oldukça güzel olsa da oy ve yorum sayıları genelde az oluyor, bu yüzden bu bölüme gelen her yorumu tek tek okuyacağım, elimden geldiğince cevap vereceğim. Her bir satıra bırakılan yorum benim için çok önemli çünkü ben gazla çalışan birisiyim. jfkshdksdhskdjskdjs

TURNUVADAN ÖNCEKİ SON BÖLÜM, HAZIR MISINIZ BAKALIM?

Sizi daha fazla tutmuyor ve iyi okumalar diliyorum, bölüm sonunda görüşmek üzere. 🤍🤍

*******

bölüm şarkısı: mehro - lighning.

her angel eyes, saw the good in many devils

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

her angel eyes, saw the good in many devils.

******

İki gün büyük bir hızla akıp geçmişti. Bütün Hogwarts ve misafir öğrenciler, ertesi gün gerçekleşecek olan turnuva heyecanıyla koridorlara dökülmüş, yasak olmasına rağmen binanın türlü köşelerine dağılmışlardı. Profesör McGonagall, bu heyecana eşlik etmesinden sebep olacak ki öğrencilere bir günlük izin vermiş, koridorlarda onların heyecanlı konuşmalar yapmasına müsaade etmişti.

Albus Severus Potter, öğrencilerin bu heyecanına anlam verememekle birlikte, herkesin birer aptal olduğunu düşünüyor ve kendini herkesten soyutlamış bir şekilde büyüleyici okulun geniş fakat ıssız koridorunda ilerliyordu. Yanından geçtiği tablolardaki insanlar ona laf atıyor, biraz daha sessiz adımlar atmasını yoksa Peeves'in kendisine musallat edilmesi için ellerinden geleni yapacaklarını söylüyorlardı. Albus umursamıyor, sadece göz deviriyordu.

Aldığı soluklar kalbinin ortasına huzuru değil, sancıyı getiriyor gibiydi adeta. Huzursuz ve korku içindeydi genç adam fakat bunu kimselere göstermiyor, asla yansıtmıyordu. Geceleri, gündüzleri, öğle vakitleri ve günün her bir anında Merlin'e sesleniyor, korktuğu şeylerin gerçekleşmemesi için af diliyordu. Kalbi tekliyordu Slytherin'in, yine de çaktırmıyordu. Buna alışmıştı, genellikle korkularını profesyonel bir şekilde saklayabilen birisiydi.

gold | james sirius potterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin