Bölüm 15 | Soruların Bende

80 13 0
                                    

Ege, telefondaki ses kaydının oynatma tuşuna basmak için parmağını ekranın üzerine getirdiğinde tüylerimin ürperdiğini hissettim. Duyacağım sesin, sergideki adamın sesiyle aynı çıkmasından korkarak bir saniyeliğine gözümü kapatıp açtım. Aynı çıktığı takdirde bu, Ege'nin düşmanımızı tanıyor olduğu anlamına gelirdi. Düşmanımızın kimliğini bilmek ikimiz için de daha iyi olurdu. Fakat yine de aynı sesi tekrardan duymak benim için zor bir olaydı. Çünkü o gece karanlığın içindeki o soğuk, katı sesi duymak beni ölümüne korkutmuştu. Ege parmağını ekrana değdirmeden önce onay almak istercesine bana kısa bir bakış attı. Devam etmesi adına başımı öne geri salladım ve Ege, ekrana dokundu.

Başlangıçta sesi ayırt etmekte zorlanarak gözlerimi kıstım ve ekrana daha çok yanaştım. Ege, sorunumu anlayınca telefonun ses açma tuşuna basarak duymamı kolaylaştırdı.

"Haydi, acele edin. Beni kızdırmaya bayılıyorsunuz değil mi? Kapatacağım dedim ya, anı olarak kaydediyorum. Hepiniz buraya son bir defa bakabilir mi? Sonrasında yıllar geçip gittiğinde bunu izleyeceksiniz ama... O zaman bana teşekkür edersiniz."

Sesin arkasından gelen cılız konuşma seslerinin söyledikleri net değildi. Videoyu çeken kişinin epeyce gerisinde olmalıydılar. Duyduğum ses ise sergideki adamın sesinden çok daha inceydi, kulağa kibar geliyordu. Emin olmak için bir kez daha dikkatle dinledim. En sonunda başımı olumsuz anlamda salladım.

"O değildi." Ege hayal kırıklığıyla dolu bir şekilde telefonu eline alıp kapattı.

"Emin misin? İstersen bir daha açabilirim." dedi emin olmak isteyerek. Başımı bir kez daha salladım.

"Son derece eminim, Ege. Onun çok daha... Sert, soğuk bir sesi vardı."

Ege, düşünüyormuş gibi gözlerini karşıya diktiğinde kafasında başka bir seçenek olup olmadığını merak ettim. Ege'nin zihnini okuyabilmeyi ne çok isterdim. Ne planladığını, ne düşündüğünü ve tüm bildiklerini okuyabilme fırsatım olsaydı her şey çok daha farklı olabilirdi.

"Bana dinlettiğin kişi kimdi, Ege?" Cevaplamayacağına adım gibi emindim. Beni tehlikeli suların içerisine sokmak istemiyordu. Aksine amacı, tüm bu şüpheli işlerden uzak tutmaktı. Tam da beklediğim tepkiyi vererek gözlerini devirerek bana baktı. Tek kaşımı "Ne?" dercesine kaldırıp başımı dikleştirdim.

"Gerçekten de söyleyeceğimi düşündün mü? Bu işi, kimse zarar görmeden kendim halledeceğim." dedi ve gözlerini kısarak bana baktı.

"Şansımı denedim." dedim omuz silkerek. Bir anda öyle sert bir rüzgar çıktı ki saçlarım darmadağın olarak uçmaya başladı. Saçlarımı kontrol altında tutmaya çalıştığımı fark eden Ege kısık bir sesle güldü. Ters yönden esen rüzgara sinirlenerek bileğime taktığım lastik tokayı çıkardım ve saçlarımı rastgele tepeden bir topuz yaptım.

"Bu havada bir kahve iyi gider. İçer misin?" dedi Ege yavaşça oturduğu yerden doğrularak. Gülümsedim, ufak bir baş sallamasıyla kahve teklifini kabul ettim.

"Hemen geleceğim." dedi ve arkasını dönüp bir süreliğine beni çardakta kendimle baş başa bıraktı. Kahvemi nasıl içtiğimi sormadan gitmiş olmasına şaşırarak arkasından öylece bakakaldım. Yaklaşık on dakika sonra elinde iki kupa kahveyle geri döndüğünde uzattığı kupayı aldım ve merakla içine baktım. Sütlü gözüküyordu. Bir yudum aldığımda kahvemin tam da istediğim gibi sütlü ve şekerli olduğunu anladım. Böyle ufak bir detayı unutmamış olması hoşuma gidince yüzüme bir gülümseme yerleştirdim.

"Güzel olmuş anlaşılan?" dediğinde neyi kast ettiğini anlamayarak başımı kaldırdım. Ah, kahve. Asıl güzel olan onun inceliğiydi. Yine de bunu itiraf etmeden gülümsemeye devam ettim. Kahvenin ellerimi ısıtması, gecenin serinliği ve Ege'nin rahatlamış olduğunu fark etmek içimi huzurla doldurdu. Narin'in bir yansıması da olsa onu gözlerinin önünde görmesi, ağlaması, toparlanmaya çalışması ve benim hiçbir şey yapmadan öylece oturmam çok zoruma gitmişti. Şimdi ise işe yaramaya başladığımı düşünüyordum. Ne ara ona bu kadar değer vermeye başlamıştım ki? Her şey bir yana, birine bu kadar kolay bağlanmış olmak beni korkutuyordu. Ege, beni düşüncelerimin arasından çekip çıkararak konuşmaya başladı.

SafderunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin