Yazar Notu: Bu bölüm Ege'nin anlatımından altı arkadaşın geçmişine dönmeyi umuyordum fakat olaylar benim bile beklemediğim kadar uzadı. Bu yüzden beklentiniz bu bölümde geçmiş sahnelere dönmek ise şimdiden özür dilerim... Biraz daha sarkıtmak zorunda kaldım.
Diğer bölümlere nazaran biraz daha uzun bir bölüm oldu. Umarım sıkılmayacağınız akıcı bir bölüm olmuştur. Sizlerden tek ricam olacak o da okuduğunuz bölümü verilen emeğe karşılık beğenmek ve küçük de olsa bir yorumda bulunmak. Bölümlerin atılma sıklığı bu iki istatistiğe göre ayarlanacak. Sizleri seviyorum :)
"Nasıl? Nasıl öylece oturabilirsin? Narin'in arkadaşlarından birinin ölümüyle ilgisi olduğunu bile bile..."
O kadar sinirlenmiştim ki çardağın etrafında dört dönüyordum. Ege ise benim aksime sakin tavrından ödün vermemişti. Ara sıra çenesinin gerildiğini ve ben hiddetlendikçe daha çok kasıldığını görüyordum. Fakat yine de benim kadar tepkili değildi. Anlam veremiyordum. Bütün öfkesi, direnci yıkılmış mıydı? Yoksa en başından beri böyle miydi? Anlatmadığı şeyler vardı. Mümkün olsa aklından geçen her şeyi bir sünger gibi çekip almak isterdim.
"Benim ne düşündüğümü sordun, Vera. Ben de söyledim. Benim düşüncelerimin bir önemi yok." dedi ellerini birleştirmiş ve gayet ciddi bir tavırla.
"Peki neden anlatmadın? Hakim karşısındayken... Ne biliyorsan neden anlatmadın?"
"Bilmediğin çok şey var." dedi karşısında bir amatör varmış gibi üstten bakarak. Bazı zamanlar o kadar yorgun o kadar ağırbaşlı görünüyordu ki gerçekten de yüz yaşında bir adamla konuşuyor gibi hissediyordum.
"Evet, var! Anlatırsan daha iyi anlayabilirim." dedim en sonunda patlayarak.
"Neden bu kadar merak ediyorsun? Amacın yalnızca kitabını pazarlamak değil mi? Narin'in adaleti, benim düşüncelerimin senin için bir öneminin olması çok saçma." Ses tonu yükselmişti. Bu konu hakkında konuşmak onu bambaşka birine döndürüyordu.
Sinirden gözlerim dolduğunda yumruklarımı sıktım. Ne zaman kendimi bir tartışma içerisinde bulsam bu oluyordu. Güçsüz görünmekten her ne kadar nefret edersem edeyim gözlerim bana ihanet ediyordu. Nasıl bu kelimeleri sarf edebilmişti? Evet, kitabı yazmak benim için çok önemliydi. Fakat Narin benim yaşlarımda, genç bir kızdı. Üstelik son aylarımı yalnızca onun adına araştırmalar yapmakla geçirmiş biriyken ve adalet gerçekten de yerini bulmamış ise bu en çok benim canımı yakardı.
"Dalga mı geçiyorsun? Yalnızca kazanç sağlamaya çalışıyor gibi mi görünüyorum?" İkimiz de fazlasıyla yükselmiştik. Bu yüzden ağzımızdan çıkacak kelimelerin birbirimizin canını yakacağının farkındaydım. Aniden ayağa kalktı ve aramızdaki mesafeyi kapatarak yanıma yaklaştı.
"Kimsin sen Vera? Öyleyse bana amacının ne olduğunu söyle. Bir dedektif misin veya polis misin? Narin'in cinayetinin gerçeklerine ulaşmak eline ne geçirecek?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Safderun
RomanceNarin Durukan'ın gizemli ölümü ve o geceye dair bilinmeyenleri çözmek adına yola çıkan Vera Toksöz'un tek dileği yalnızca bu gerçek hikayeyi kaleme almaktı. Fakat hikayenin önemli kahramanlarından Ege Köksal'ın anlattıkları karşısında kendini Narin...