Gözlerimi kapatıp başımı duvara yasladım. Ne zamandır tuttuyor olduğum nefesimi verirken gözlerimi açtım. Artık sadece bana bakmamalı beni görmeliydi. Görmeli ve duygularımı hissetmeliydi. Çünkü benim ona söylemeye cesaretim yoktu. Tam ağzımı açıp bir şeyler zırvalayacakken yukarıdan kapı açılma bir kaç saniye sonra da kapanma sesi geldi. Reis'i kendimden uzaklaştırıp kapıdan çıktım peşimden onun da çıktığını duyduğumda adımlarını hızlandırdım. Yanımda yürümeye başladığında sertçe konuştu; "Seni benden uzaklaştıran her neyse kökünü kazıyacağım Çiçek'im." * Utançtan dudaklarımı ısırıyor, onun yüzüne bakamıyordum. Resmen mahallelinin bizi yakıştırdığını öğrenmişti. "Çiçek'im bak bana" Sol elimi sımsıkı yumruk yapmıştım. Tırnaklarımı avcuma sertçe bastırıyor olduğumdan dolayı acımaya başlamıştı. Biz kardeş gibiyiz demesinden ölesiye korkuyordum. "Çiçek" dedi sertçe. Yumruk yaptığım elimi havaya kaldırdı ve parmaklarını parmaklarımın arasından geçerdi. Bunu aniden yapınca parmaklarımı gevşetmesi kolay olmuştu. "Sıkma şöyle elini, kanıyor sonra" gözlerini kısa bir an yoldan çekip birbirine kenetlenen ellerimize baktı. Gülümsediğini görüyordum. "Ne olursa olsun, kim ne derse desin beni kendinden mahrum etme, benden asla ama asla uzaklaşma! Tamam mı?" not; ilk bölümler daha sonra düzeltilecektir. *BM*