"İki genç kız öldü bu okulda! Öğrencilerimin hayatı tehlikede savcı bey! Bir şeyler dönüyor ve herkes suspus. Ben susamıyorum, anlamıyor musunuz? Bütün çocuklar gözüme endişeyle bakıyor." Gözyaşlarım artık istemsizce akıyordu ancak bu defa umursamamıştım. O kıymetli gururum bu çocukların hayatından önemli değildi. "Yalvarıyorum size savcım, kimse bir şey yapmıyor. Bana yardım edin." Gözlerimi ellerime dikmiştim. Bana bir, iki adım attığını fark ettiğimde başımı kaldırıp yüzüne baktım. Gözlerindeki çaresizliği ilk defa bu kadar net görmüştüm. "Onları korumaya çalışıyorum. Her şeyi yapıyorum ama bilmediğiniz şeyler var. Lütfen..." duraksamıştı. Derin bir nefes alıp saçlarını karıştırdı. Onun bu gizemli hallerinden bıkmıştım, artık tahammülüm tükenmişti. Arkamı dönüp yürümeye başladım. "Lütfen Ayşe, canını yakacaklar. Karışma bu işe." acılı sesini duymazlıktan geldim. Artık çok geçti, ben bu işin tam ortasındaydım ve onlarla savaşacaktım.