(KYS) Kızıl Tahtlar 1: Salgın (GxG)

Ay'ın Etrafındaki Kızıllık (Kısım III)

Fraude, son anda kutsal ruhu elinden kaçırmış olmanın verdiği sinirle, Hades'in diyarına gitmeye karar verdi. Hades ve Zeus'un arasında çıkan zorlu savaşta Olympos'un dengesi toparlanamaz derece sarsılmış, savaş daha bitmeden Hades yeni Baş Tanrı olarak kabul görmeye başlamıştı. Eski Olympos'un adaletli ve güçlü Baş Tanrısı Zeus, destekçilerinden çoğunu kaybetmiş ve son nefesini savaşarak vermeye yemin etmişti. Hades'in en büyük destekçisi ise, bir zamanlar Zeus için sorgulamadan can alıp, can verebilecek öz oğlu Ares idi. Hades öz yeğeni Ares'i ordularının başına geçirip Zeus'a karşı savaşmaya ikna etmişti. Ares, öz babasının son nefesini teslim almak için dur durak bilmeden yıllarca savaşıp, Hades'in Yeni Dünya Düzeni'nde önemli bir yer edinme garantisiyle her şeyi hiçe saymıştı. Fraude ise bu durumu fırsat bilerek Hades'ten son bir yardım isteme niyetiyle, adıyla aynı olan* diyarı Hades'e geçiş sağladı.
---------------------------------------------------------------
*Hades, hem Yeraltı Tanrısı'nın, hem de yeraltı diyarının ismidir. Kelime anlamı "görünmez" manasındadır.
---------------------------------------------------------------

              Altın kemerli mermer kolonlarla süslenmiş devasa sarayın geniş koridorlarında hızlı adımlarla ilerledi, Fraude. Kapısı olmayan büyük salonun girişinden geçerken, Hades eskiden saygı duyduğu düşmüş tanrıçaya şaşkınlıkla baktı ve içtenlikle gülümsedi. Sağ elinin işaret parmağına taktığı üç başlı köpek motifli altın yüzük ışıldarken, sırt kısmı göğüs kafesini andıran gösterişli tahtında doğruldu. Fraude tahtın bulunduğu merdivenlerin önüne gelince Hades'in önünde saygıyla eğildi ve selamladı.

           "Bu ne hoş bir sürpriz." Hades'in kalın ve tırtıklı sesi salonun taş duvarları arasında yankılandı. 

             Fraude, sıcak karşılanmanın verdiği güvenle Hades'e bakarak gülümsedi. "Diyarımdan fazlaca uzak kaldığımı fark ettim." 

            Hades tahtının yanında duran meyve ve şarap tepsisinden kırmızı bir elma alıp ısırdı. Merdivenlerin önünde duran Fraude'ye tepsiyi işaret etti. "Eşlik etmek ister misin?"

            Fraude, teklifi geri çevirmedi ve gri elbisesinin eteğini elleriyle tutup merdivenleri tırmandı. Parmakları meyvelerin ortasına yerleştirilmiş şarap dolu cam sürahinin kulpunu kavradı ve kaldırdı. Sehpadaki kadehlerden iki tanesini doldurdu ve sürahiyi yerine koydu. 

            Hades, sehpanın köşesinde katlı duran ipek mendili alıp dudaklarını sildi ve konuşmaya devam etti. "İdam hükmünün hala geçerli olduğu diyarlara sadece özlemini bastırmak için gelmiş olduğunu düşünmüyorum. Seni iyi tanırım, Fraude. Asıl isteğin nedir?"

           Fraude kadehin içindeki şarabı hafifçe sallarken gülümsedi ve bir yudum alıp Hades'in gözlerinin içine baktı. "Zeus'un zayıf hükümdarlığının aldığı darbelerden haberim var." Ses tonu Hades'in oynamaya çalıştığı oyunu bozmaya yetecek kadar kendinden emin çıkmıştı.

          Hades omuz silkti. "Sonunda olması gereken oluyor. Olympos artık tamamen düştü. Zeus'un en büyük üç destekçisi de dağılınca sonu kaçınılmaz oldu. Şu ana kadar yaşamasının en büyük iki sebebi Diana ve Athena.'' 

           Fraude'nin yüzüne memnun bir gülüş yayılırken dudakları aralandı. "Ah, Gök Gözlü Athena... Zekâsı yerine duygularına kapılmamalıydı. Senin için önemli bir kayıp olmalı."

          Hades'in yüzü umursamaz bir hal aldı. "Ares, yeterince görüyor işimi. Savaş Tanrısı'ndan savaşmasını istemelisin. Savaşı bastırmasını değil."

          "Peki ya Diana?" Fraude'nin meraklı gözleri Hades'in dudaklarından çıkacak kelimeleri bekledi.

          "Pekte önemli değil. Büyü yeteneği gelişmiş olsa da, Olympos'u bir arada tutacak seviyede asla olamadı." Fraude tek kaşını kaldırıp başı ile onaylarken, Hades ilk sorduğu soruyu yineledi. "Ne için buradasın, cesur tanrıça?"