İlk sürgün (Kısım VII)

277 65 69
                                    

Şatonun bahçesinde toplanan kalabalık ısrarla eve girmeye çalışırken, Aymira ve Ciara üst katta bekliyordu. Ciara her ihtimale karşı kapının önünden ayrılmamıştı. Aymira ise şoka girdiğini belli eden yüz ifadesiyle, camın önündeki koltukta öylece oturup düşüncelere dalmıştı. Derken kapıdan gelen gümbürtü sesiyle irkildi ve başını sağa çevirip Ciara'ya baktı. Ciara elini kaldırıp sakince kalmasını işaret etti, kapıya yaklaşıp dinlemeye çalıştı. Hemen ardından Diana'nın sesi salondan duyuldu.

            "Döndüler," dedi Ciara, eli kapı kolunu kavrarken. "Burada kal. Cassandra'yı yanına göndereceğim." Odadan çıktı ve koşar adım merdivenlere ilerledi. Korkulukların arasından aşağıya baktı; Diana, Laura ve Afrodit sessizliğe özen göstererek aralarında fısıldaşıyor, bir şey tartışıyorlardı. Casey'nin ismi defalarca fısıltılarda geçti. Son merdiveni indi ve salon boşluğunda huzursuzca boynunu ovalayan Diana'ya baktı. "Cassandra," Kapıdan gelen üçüncü gümbürtünün ardından, Eivor'un sessizce dudaklarından dökülen Danca küfürler duyuldu. "Cassandra, nerede?" diye devam etti Ciara. 

            Diana dişlerini sıktı ve endişeyle yutkundu. "O... o kendini feda etti."

           " "Kendini feda etti" de ne demek, Diana?"

          "Fraude, onu yaralamıştı. Geçidi açtım fakat... yetişemedi. Ormanda iblis ordusu vardı. Eğer bekleseydim,"

          "Sen de beklemedin ve onu terk ettin, öyle mi? Üstelik yaralıyken." 

             Diana, yüzüne sinirle bakan Ciara'nın karşısında bir şey diyemedi. Dudaklarını birbirine bastırdı ve başını öne eğdi. 

          "Olympos'a kapı aç. Hemen!"  

          "Biraz sakinleş," diyerek araya girdi Laura ve elini Ciara'nın omuzuna koydu. "Buradaki sorunumuz daha büyük." 

              Ciara, sinirle omzunu silkti ve Laura'nın elinden kurtuldu. "Nasıl bu kadar rahat olabiliyorsunuz? Bizden birini resmen ölüme terk ettiniz! Onsuz bu savaşı kazanabileceğinizi mi sanıyorsunuz?" Sinirli bakışları Diana'ya yöneldi. "Onu terk etmeyi nasıl kabullendin!" İçinde uyanan tuhaf hisle kolları titremeye başladı. Söyleyecekleri daha bitmemiş olsa da kelimeler, dudaklarından çıkmadı. Tuhaf bir transa geçiş yapıyor gibi hissetti kendini. Salonun bahçeye bakan kafes çerçeveli camının çıkıntısında duran kırmızı gözlü iki kuzgunu fark etti. Kendini önce kuzgunların gözünden gördü; Laura'nın ve Diana'nın sırtı cama dönük, Afrodit ise yandan görünüyordu. Beyninden geçen görüntüler aniden değişti. Kayaların arasında beliren mühür sembolleri taşıyan -sembolleri tanımıştı, ölüm diyarının kapısıydı burası-  kapı aralandı, önden Casey girdi. Hemen ardından da kendisi. Dikenli taç takan, zırhının omuzluklarında kuru kafa motifleri bulunan adamın kalbine, Casey'nin elinde tuttuğu tuhaf kılıç saplandı. Görüntüler tekrar değişti; başında siyah bir taç belirdi, kolçak uçlarında aşağı kıvrık akrep kuyrukları oyulmuş kırmızı-siyah tahtta otururken gördü kendisini. Hemen yanında da Casey vardı. Ağzı açık, sivri dişleri ve çatallı dillerini gösteren iki yılan başının kolçak uçlarına oyulduğu kırmızı-siyah tahtta, başında siyah bir taçla oturuyordu. Görüntü bulanıklaştı, kontrolünü tekrar kazandığını fark etti Ciara. Gözlerini kırpıştırırken Laura'nın bulanık sesi, kulaklarında çınladı. 

              "Burada olan sorunu çözüp zaman kaybetmeden, Cassandra'yı kurtarmaya gideceğiz."

               "Onun için geç kalmış olabiliriz," diye mırıldandı Diana. "Farklı boyutların zaman işleyişi de farklıdır."  

                 Merdiven boşluğundan gelen sesle herkesin bakışı, o yöne döndü. Aymira elinde sıkıca tuttuğu Kitsune ile gözleri kısık, herkese teker teker bakıyordu. "Casey," dedi titreyen sesiyle, "Casey, nerede?" 

(KYS) Kızıl Tahtlar 1: Salgın (GxG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin