Biraz Cehennem Biraz Cennet (Kısım V)

339 68 66
                                    


 Bia yeşil sisin içinde beliren Fraude'ye baktı. Bıraktığı yerde kollarını bağdaş yapmış kendisine bakıyordu. Elindeki şişeyi aceleyle Fraude'ye uzattı. "Benim için değişen bir şey olmadı." 

             Fraude'nin görüşü şişeyi eline alır almaz değişmişti. "Hile Tanrıçası değilsen, hileleri göremezsin," dudakları kapandığı an sola ayrılan yola yöneldi. "Adımlarımı takip etmeye çalış." İlerlediği yolun dağa bağlanan kısmı da kendi içinde ayrı yollara bölünüyordu. Üstü açık bir tür labirent gibiydi burası. Yan taraflarında kalan yolun sonuysa uçurumdu. Başını sağa çevirip uçurumun üzerinde gözden kaybolan ruhları izledi bir süre. Köprünün bu kısmı Araf'ın kucağıydı. Bekçinin sessiz bakışları altında, ileriye uzanan yolda yürüdüler. 

             İkinci yol ayrımına geldiklerinde Bia'nın nefes alışı tuhaflaştı. "Çok karanlık, Fraude... Göremiyorum!'' 

             Fraude, hızla arkasını döndü ve gözleri simsiyah olmuş, hedefsizce boşluğa bakan Bia'yı kolundan yakaladı. "Yürümeye devam et."

             Bia, sıkıca Fraude'ye tutundu ve yürümeye devam etti. Köprü üzerinde geçtikleri her yol ayrımında Bia'nın durumu daha da kötüleşiyordu. Görünüm büyüsünün altında kalan teni soluk yeşil bir hal almış, vücut ısısı da oldukça düşmüştü. Bia'yı sürükleyip hızlanmaya çalışsa da çürüyen vücudu daha fazla dayanamadı ve yere yığıldı. Gırtlağından gelen tuhaf ses soğuk kanlı Fraude'yi bile korkuttu.

           "Nefes alamıyorum. Sanki binlerce el boğazımı sıkıyor."

           Fraude, telaşla diz çöküp Bia'nın boğazında elini gezdirdi. Boğazında oluşan çöküntüler dikkatini çekmişti. Buna sebep olan şey: Hades'in Gjallar'a atmadığı kafanın sahibi olan vücuttu. Denediği büyüler işe yaramazken Bia'nın solunumu durdu ve boğulmaya başladı. Endişe Fraue'nin iradesini çoktan kırmıştı. Elleri Bia'nın boğazında, çaresizce beklerken, düşünmeye çalışıyordu. Bia'nın bedeninde parıldamaya başlayan ruhu fark edince iyice panikledi. Vücudu toz taneleri gibi uçuşmaya başlamıştı. Hel'in laneti Bia'yı tamamen ele geçirmeye yaklaşırken, aklına bir fikir geldi ve çantasından aynayı çıkarttı. Gizleme büyüsünü hızlıca yapıp işe yaramasını umarak aynayı Bia'nın göğüs zırhının omuzundaki kayışa sabitledi. Vücudunun çürüyüp kum gibi dağılması anında durdu ve ten rengi eski halini aldı. Tekrar nefes aldığını duyunca rahatladı ve dizlerinin üzerinden kalktı. 

             Bia, öksürerek sırtını yerden kaldırırdı. "Bunu neden en başında yapmadın?" Siniri sesine de yansımıştı.

             "Böylesine basit bir büyünün burada işe yarayacağını düşünmemiştim." Elini yerde oturan Bia'ya uzattı ve bekledi. Bia elini Fraude'nin eline değdirince tuhaf bir şekilde içinden geçti. Fraude'nin dudak kenarı kıvrıldı. "Görünüşe göre fazlasıyla işe yarıyormuş." 

            Bia şaşkınca yerden kalkıp vücuduna baktı. Ellerini üzerinde gezdirince vücudunun içinde kayboldu. Tamamen illüzyona dönüşmüştü. "Hilelerini sorguladığımı düşünme ama... bu formda kalmayacağım, değil mi?"

        Fraude, Bia'nın yakasındaki aynaya parmak ucuyla tıklattı. "Aynayı üzerinden çıkarttığım an eski haline döneceksin. Hadi, daha fazla zaman kaybetmeyelim." 

            Bia, vücudunu incelemeyi bıraktı ve etrafına baktı. "Sis," dedi şaşkınca, "yok oldu." Dikkatini köprünün sonundaki tepede duran heykel çekti. "Heykele mi ulaşmamız gerekiyor?"

             Fraude başını evet anlamında salladı. "O, öylesine bir heykel değil; Odin'in Ragnarök'dan korkup, kendi diyarına hapsettiği Ölüm Leydisi, Hel."

(KYS) Kızıl Tahtlar 1: Salgın (GxG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin