Önlenebilir Kader (Kısım III)

257 64 33
                                    

Plan gözden geçirilmiş, hazırlıklar tamamlanmış ve okçu sentorlar sarayın sağında kalan ormanda yerlerini almıştı. Casey ve diğerleri, sarayın arka bahçesini ormandan ayıran surun dibinde sessizce ilerlediler. Bahçenin içinden iblis kahkahaları yükseliyor, yer altı diyarının popüler içkisi olan ve iblisler arasında "Soğuk Lav" olarak bilinen Kabongara'nın keskin kokusu, Casey'nin burnuna kadar ulaşıyordu. Sur duvarının çoğu yeri hasarlıydı. Kırılmış duvarın arasından bahçe rahatlıkla görülüyordu. 

              Casey, irice bir yarığın önüne gelince durdu ve arkasındakilere durmaları için işaret verdi. Mızraklı sentorlerin toynaklarından çıkan tok sesler ve zırh şangırtıları durulunca, yavaşça oyuğa eğildi ve izlemeye başladı. Boyut yaratıkları -çoğu önünü göremeyecek kadar sarhoştu- gruplara bölünmüş halde bahçede muhabbet ediyor, kendilerince buldukları kumar oyunlarıyla eğleniyorlardı. Casey, biraz daha eğilince saraya giriş sağlanan çift kanatlı kapı görüşünde belirdi. Birkaç saniye sonra kapı sertçe açıldı, önünde duran kırmızı derili iblis sendeledi ve elinde tuttuğu Soğuk Lav dolu gümüş kupa yere düşüp çınladı. Casey, kapının ardından küfürler savurarak çıkan Hermes'i anında tanıdı.

          "İşe yaramaz ahmaklar! Size kafayı bulmanız için kim izin verdi, sefil yaratıklar!" Hermes'in sesi ormana kadar ulaşmıştı. "Toparlanın ve meclis alanına dönün! Uyuyan boyutuna gönderilecek yeni grup sizsiniz." Hermes, emirler eşliğinde küfürler yağdırmaya devam ederken, boyut yaratıkları bir araya toplandı ve iki kanatlı kapıdan içeri girmeye başladılar. 

           Casey, yarıktan uzaklaştı ve arkasına dönüp elini kaldırdı. Bahçede uğultular kesilince, sur duvarlarının alçalıp parmaklıklı kapıya bağlandığı noktayı sentorlara işaret etti; sentorlar sur duvarını zıplayarak aşacak yapıya sahip değillerdi. Ciara ve diğerlerine de surun üst tarafını gösterip çömeldi, yerden destek alıp sur tepesine ulaştı ve bahçeye atladı. Diğerleri de zaman kaybetmeden aynı yöntemle bahçeye ulaşmıştı. 

            Diana hızlı adımlarla ilerleyip aralık kapının ardını dinledi ve aralığın izin verdiği kadarıyla içeriye baktı; birkaç satir ve iblis koridor duvarının dibinde sızmış, geriye kalanlar da muhabbete dalmıştı. Casey Diana'nın arkasında durdu ve beline takılı iki silahın da kabzasını kavradı. Kapılara doğru ilerleyip yumruklarını dayadı ve güçlüce iteledi. Aradan bir saniye bile geçmemişti ki iki silah da patladı, iki satir yere yığıldı, duvara çarpan iki kapıdan çatırdamalar eşliğinde gümbürtüler yükseldi. Yaratıkların durumu kavramaları uzun sürmedi. Yardım çığlıkları bağrışmalara karıştı, sentorlerin nal sesleri koridorda yankılandı. 

              Casey birkaç yaratığı daha hançerleriyle yere sererken, Eivor'un baltası fışkıran kanların arasında parladı. O sıra Diana'nın kıvrık uçlu kılıcı yaratıkların arasında çoktan dans etmeye başlamıştı. Koridor korkuluğunun aralıklarından akan kan alt katlara ve zemine kadar ulaştı. Sarayın çöken giriş katının yığınları üzerinde Fraude ve  Bia, hemen ardlarında ise Gabriel ve Hermes belirdi. 

          "Üst kata, çabuk!" Fraude'nin bağırışı, gökyüzünü kamçılayan yıldırımlar gibi saray duvarları arasında çınladı. 

           Bia, satirlerden, iblislerden ve beş minotordan oluşan oldukça kalabalık grupla merdivenlere yönelirken, Fraude ellerini birleştirdi ve parmaklarını tuhaf hareketlerle bükerek en üst kata erişen bir geçit açtı. Üst kata ilk adım atan Bia oldu; altın rengi kabzası olan kılıcı havaya kaldırmış, savaş narası atarak koşuyordu. Koyu yeşil gözlerinde hiddetin harladığı kindar ateşin izlerini taşıyan bakışlarını arkası dönük olan Casey'ye kilitlemişti. Attığı her adımda hırsı daha da büyürken, ayağına takılan şeyi fark edemedi ve yüz üstü yere kapaklandı. Tüylü satir bacakları ve kırmızı-siyah tenli iblislerin arasından bir anlığına Afrodit'in yüzünü gördü; Poseidon'a ulaşmak için aradıkları tanrıça bunca zaman İz Sürücü ve Diana'nın yanındaydı. Şaşkınlığını üzerinden çabucak attı ve toparlanıp ayaklandı. Afrodit şimdi Diana'nın ve Laura'nın ardındaydı. İstese kılıcını bir mızrak gibi kullanıp, Laura'nın boyun yanından geçirebilirdi; bunu yapacak kadar açıklığa sahipti. Ama yapmadı. 

(KYS) Kızıl Tahtlar 1: Salgın (GxG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin