Ben Dilruba Sultan ...
Dedem Sultan Mustafa babası Kanuni Sultan Süleyman'ın kendisini öldürmesine izin vermemiş ve kendisine biat eden askerleriyle yönetime el koymuş . Pargalı İbrahim Paşa'nın da aklında olduğu üzere Avrupa seferleri ile topraklarımızı genişletmiş ve birçok Avrupa ülkesini topraklarımıza katmıştı .
Sultan Mustafa'nın iki oğlu olmuş . Dedem oğullarına Osmanlı 'ya yeni bir başlangıç yeni bir nefes olmaları için isimlerini sırasıyla Osman ve Orhan koymuş . Tahtı ele geçirdikten sonra da Kardeşi Şehzade Bayezid'i doğuda seferler yapması için göndermiş , Şehzade Selim Kıbrıs Adası'nda kalmayı tercih etmiş , Şehzade Cihangir ise ömrünün vaki bulduğu kadarıyla dedem Sultan Mustafa'ya siyasette ve birçok devlet işinde yardım etmiş , Mihrimah Sultan babası Kanuni Sultan Süleyman'ın vefatından iki sene sonra vefat etmiş . Hürrem Sultan'a gelince ...Dedem ona kötü davranmak şöyle dursun onu Edirne'deki sarayda hizmetkarlarıyla birlikte ağırlamış ancak çaresiz bir hastalığın pençesine düşen Hürrem Sultan birkaç sene sonra Hakk'ın Rahmetine kavuşmuş . Bu vefattan sonra Şehzade Cihangir de hassas yapısından mütevellit pek uzun süre yaşayamamış .
Şehzade Osman ve Şehzade Orhan Topkapı'da en iyi lalalar tarafından yetiştirilip vakti zamanı geldiğinde sancaklarına vazifelerini yerine getirmek üzere Topkapı'dan ayrılmışlar . Şehzade Osman Bursa'ya , babam Şehzade Orhan ise Manisa'ya gönderilmiş . Büyük validemiz Mahidevran Sultanımız ise torunları sancaklarına ayrıldıktan sonra vefat etmiş. Ben Şehzade Orhan'ın en kıymetlisi Dilşah Sultan tarafından dünyaya getirildim . Babamın tek evladı olmamın yanı sıra babamı ancak beş sene kadar görebildim .
Dedem Sultan Mustafa oğulları sancağa çıktıktan yedi sene sonra vefat etti. Bunun üzerine tarih tekerrür etti ve Şehzade Osman henüz 27 yaşında olan Şehzade Orhan'ı payitahta varmadan katletti. Tahta geçtikten sonra kendisine tehlike arz etmemeleri için atalarımız Şehzade Bayezid'i , Şehzade Selim'i ve ailelerinden isyana katılabilecek her kim varsa katletti . Bu kadar ölümden sonra hiç beklenmeyecek şekilde insafa gelip beni yanına Topkapı Sarayı'na aldı. Validem Dilşah Sultan'ı katletmek yerine Edirne Sarayı'nda gözetim altında tuttu.
Şimdiki padişahımız Sultan Osman'ın dört evladı var . Her biri ayrı sultanlardan olmak üzere üç şehzadesi ; Mustafa, Mehmet ve en küçükleri Murat (en küçükleri dediğime bakmayın benden üç yaş büyük ) ve sultanımızın ikinci çocuğu Esma Sultan , Esma Sultan bana validemin yanımda olmaması sebebiyle neredeyse bütünüyle annelik yaptı . Benim için pek kıymetlidir . Evlendikten sonra Topkapı'dan ayrılsa da çok uzakta olmayan mütevazı bir köşke yakınımıza zevcesiyle yerleşti .
Ben Şehzade Murat'la kardeş gibi büyütüldüm . Sarayda yaşıtım bir sultan olmadığı için Murat ne yapsa onu yaptım : onun gibi kılıç kuşanmayı öğrendim , fen - matematik dersleri gördüm hatta kimi zaman hünkarımız ile birlikte siyasetten bile konuşuruz .
Şimdi muhtemelen dersiniz ki babanın katiliyle aynı sarayda yaşamak hiç akıl karı mı ? Haklısınız ancak içinde bulunduğum vaziyet bana daha iyi bir imkan sunamazdı .Ya bende diğerleri gibi ölecektim ya da sessiz sedasız hiçbir isyana bulaşmadan yaşayacaktım . Bende maalesef ki ölümdense ikinci seçeneği tercih ettim .
Daha küçükken isyan etmek , tüm bu düzeni bozmak hatta tahtı kendi himayeme almak aklımdan geçmedi değil ancak ne bu dediklerime gücüm yetebilirdi ne de en ufak bir girişime kalkışsam yaşamım uzun sürerdi . Hem sanmayın ki hayatım çok güllük gülistanlık . Daima diken üstündeyim eğer hünkarımız tek bir hareketimden şüphe ederse kim bilir belki de hiç düşünmeden beni de ipe gönderir . Hem devletimizin başına bir zeval gelmemesi için de böyle davranmam şart . Zira babam hayatta olsaydı o da devletin baki kalmasını isterdi . Yani anlayacağınız tek gayem devletin refah içinde kalması .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Payitahtın Sultanı
Historical FictionŞehzade Mustafa'nın ölmediği ve torunlarından Dilruba Sultan'ın anlatıldığı paralel bir evren...