On Dokuzuncu Bölüm

112 8 7
                                    


Dilruba ve arkadaşları o gece vakit kaybetmeden yola çıktı.

Furkan - Şimdiki planın ne?

Dilruba - Biran önce Amasya'nın girişine gitmeliyiz.

Furkan - Neden?

Dilruba - Bildiğim kadarıyla Mehmet'in küçüklüğünden beri sırt ağrıları var. Hünkarımız da onun için her ay Amasya'ya bir araba adam gönderir. Eğer onların yerine geçersek saraya kolayca gireriz.

Lokman - Peki ya sonra?

Dilruba - Bu arabada her zaman Mehmet'in ağrıları için onu hacamat edecek bir adam bulunur. Envai çeşit otları olur ve merhemler yapar. Bizde gidip o otlarla güzel merhemler yapacağız. Bir daha asla ağrı hissetmeyecek.

Lokman - Yoldaki adamları öldürecek miyiz? Hiçbir günahları yok sonuçta.

Dilruba - Elbette ki hayır. Sadece yollarını kesip Şehzade Mustafa'ya gitmelerini sağlayacağız.

Harun - Bunun için mühürlü belgeye ihtiyacımız var.

Dilruba - Saraydayken hallettim merak etme.

Lokman - Şehzade Mustafa oyuna dahil olacak mı peki?

Dilruba - Ölmemem için evet. İdare edecektir.

Furkan - Peki Mehmet anlar mı?

Dilruba - Zannetmem şehzadelerin şahıslarla alakası olmaz. Sonuçta hünkarın uygun gördüğü kimseyi sorgulamaz.

Harun - Peki yanında kim olacak. Yani sarayın içinde.

Dilruba - Elbetteki sen. Otlardan anlayan tek kişi sensin.

Harun - Ne yapacağım ki otlarla?

Dilruba - Onun ağrılarını hafifleterek bizden şüphe duymasını engelleyeceksin ayrıca yaptığın hacamat sayesinde ben de onu zehirleyeceğim.

Haru - Lakin hacamatta sadece pis kan temizlenir. Derisinin altına nasıl başka bir ilaç koyacaksın?

Dilruba - Evvela saraya gitmeden bir yılan yakalayacağız gerisi kolay. Lakin ağzın iyi laf yapmalı Harun zira tek seferde halledemeyiz.

Harun - Neden?

Dilruba - Sezdirmeden öldürmemiz gerek yoksa hemen tutuklanırız. Bizim yaptığımız anlaşılır.

Dilruba tam da planında olduğu gibi Amasya girişinde arabayı durdurdu.

Muhafız1 - Ne oluyor? Çekilin yolumuzdan. Şehzade sarayına gideriz.

Dilruba - Biz de onun için geldik zaten. Size vermemiz icap eden bir emir var.

Muhafız1 - Getir bakalım.

Dilruba elindeki kağıdı muhafıza verdi. Kağıtta Şehzade Mustafa'nın mührünün olduğu bir emir yazılıydı.

Muhafız diğer arkadaşına dönerek - Burada Trabzon'a gitmemiz yazıyor.

Muhafız2 - Hekime haber verelim o vakit.

Hekim arabadan indi.

Hekim - Hayrola? Nereden çıkmış bu emir?

Dilruba - Ben nereden bileyim? Şehzade Mustafa'nın emri.

Hekim - Hey Allah'ım!

Dilruba - Sizin yerinize Şehzade Mehmet'in yanına biz gideceğiz. İlaç sandıklarını değiştirmemiz icap eder. Neticede bu ilaçlar Şehzade Mehmet için.

Hekim - Doğru, gelin de alın madem.

Hekim arabanın içine geçti. Furkan atından inip ilaç sandığını ve giriş belgesini arabanın içinden alıp geri geldi.

Payitahtın SultanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin