Yirminci Bölüm

107 5 5
                                    


Dilruba ve arkadaşları birkaç gün payitahtta şehzade Mustafa'nın gelişini beklediler. Şehzade Mustafa'nın geldiği haberini aldıktan sonra hünkarın askerleriyle kervanları birleşmeden şehzadenin kervanına yetiştiler. Kervanın önünü kestiler.

Furkan - Ağalar şehzade Mustafa'nın malumatı var. Kervana katılmamız icap eder.

Ağa1- Bekleyin.

Görevli ağalar şehzadenin yanına giderek haber verdiler. Şehzade Mustafa sakince bulunduğu arabadan inip gelen atlılara doğru yöneldi. Atların üzerindekileri görünce hızını arttırdı.

Şehzade - Ooo Hatice Hatun gözlerimiz yollarda kaldı. Gelin bakalım bu tarafa.

Dilruba işitebileceği tüm azarlara karşı yol boyu cevaplar düşünmüştü ancak o anda hepsi aklından uçup gitti. Şehzade Mustafa'nın gözlerindeki hiddet vücudunun tümünde etki edecek bir ürpertiye neden olmuştu. Dilruba şehzadeye yaklaştıktan sonra şehzade başıyla  daha sakin bir yeri işaret etti.

Şehzade - Nasıl böyle bir şeye cürret edersin Dilruba!!! Kaçtığın yetmezmiş gibi üzerine Amasya'ya gidiyorsun. Üstelik her şeyi önceden düşünerek arkamdan ne işler çevirmişsin!!!

Dilruba - Şehzadem ben....

Şehzade - Kes sesini Dilruba!! Dairemde mühürlü belge bile hazırlamışsın! Mehmet'in vefatında da parmağın var öyle değil mi Dilruba?

Dilruba - Şehzadem ben....

Şehzade - Sen nasıl bir canavara dönüştün böyle!!!

Dilruba - Bu canavarı onlar yarattı! Sonuçlarına da katlanmak zorundalar.

Şehzade - Sen katil oldun Dilruba!!

Dilruba - Ben babamı Allah'ın cezası bir koltuk yüzünden kaybettim. Ve şimdi ona hak eden biri oturmak zorunda! ZORUNDA!!!

Şehzade Mustafa bir anda sakinleşti.
- Bundan sonra yalnız olacaksın Dilruba. Yanındaki arkadaşların derhal Trabzon'a geri dönecek.

Dilruba - Onları benden uzaklaştırmanız bırakın beni durdurmaya yavaşlatmaya bile yaramayacak. Tahtın üzerinde sizi görmeden durmayacağım.

Şehzade ağalara dönerek seslendi - Hatice hatunu Züleyha sultanın arabasına yerleştirin. Sizler de derhal Trabzon'a dönün. Aksi bir emrime kadar da asla saraydan çıkmayın.

Furkan - Emredersiniz Şehzadem.

Dilruba - En azından vedalaşmama izin verin.

Şehzade başıyla izin verdi.

Dilruba arkadaşlarına yaklaştı ve hepsine teker teker sarıldı. Furkan'ın kulağına yaklaşarak
- Savaşa hazır bekleyin. Yola çıkacağımız vakit size haber göndereceğim.

Furkan - Lakin şehzade...

Dilruba - O şehzadeyse ben de sultanım üstelik izin belgemiz de var. Beni sizden ayırarak durduramaz.

Furkan -  Tamam.

Dilruba arkadaşlarının atlarına binişini seyretti.
- Beni kendinizden habersiz bırakmayın. Kendinize dikkat edin.

Lokman - Biz de haber bekliyor olacağız.

Sadece Dilruba kaldığında bir ağa yanına gelerek kendisini Züleyha sultanın arabasına doğru yönlendirdi.
Önlerinde saraya girmek için çok az bir yol kalmıştı.

Dilruba - Züleyha Sultan saraya geldiğimizde benim dilsiz olduğumu söylerseniz iyi olur. Zira sesimden beni tanıyabilirler.

Züleyha - Peki zor olmaz mı sultanım? Konuşmadan nasıl duracaksınız?

Payitahtın SultanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin