Yirmi İkinci Bölüm

127 8 6
                                    


Orhan ancak hava karardıktan sonra bir yerleşim yeri bulabildi. İlk işi kasabanın kahvehanesini bulmak oldu. Orada oturan ağalara hekim aradığını söyledi. Civardaki başka bir kasabada hekim olduğunu öğrendi ancak her ne kadar gitmek istese de onun bitkin halini gören ahali gitmesine müsaade etmedi.

Hekim gelip Dilruba'yı görene kadar Orhan hiçbir yere ayrılmadı ama yokluğunun çoktan fark edildiğini tahmin edebiliyordu.

Orhan geri döneceğinin teminatını vererek Dilruba'yı muhtarın evine yerleştirdi. Bir miktar da altın vererek savaş meydanına geri döndü.

Furkan, Yakup, Lokman ve Harun Dilruba'yı çok merak etmiş Orhan ağanın geri dönmesini beklemekteydi. Orhan gelir gelmez onları tenhaya çekip azarlamaya başladı.

- Siz ne cürretle bir sultanı savaşa getirirsiniz? Ya sultanımıza bir şey olursa? Bunun hesabını kime vereceksiniz?

Harun-Ağam siz Dilruba'yı vurana kadar kendisine bir zararın geldiği yoktu. Biz karşı tarafın okçuları da dahil olmak üzere onu tüm müsibetlerden korumaktaydık.

Lokman - Üstelik bir yanlışınız var. Onu savaşa biz getirmedik aksine o bizi savaşa getirdi.

Harun - Yanlış anlama ağam maksadımız üste çıkmak veyahut kendimizi aklamak değil. Eğer Dilruba'yı biraz olsun tanıyorsanız onun istediği şeyi mutlak suretle alacağını biliyorsunuzdur.

Orhan - Sultan diyeceksin! Sen kim oluyorsun da Dilruba Sultan'a adıyla hitap ediyorsun!

Furkan-Bizler sadece onun askeri değil aynı zamanda....

Orhan - Kesin zırvalamayı! Ben şimdi sizi şehzade Mustafa'nın yanına götüreceğim. Şehzademiz de size her neyi  münasip görürse onu yapacaktır. O zaman anlarsınız, Sultanın sizi buraya getirmesi mi yoksa sizin onu getirmeniz mi önem arz ediyor! Şimdi düşün önüme!

Orhan şehzadenin otağına gidip ilk önce müsaade istedi. Müsaadeyi aldıktan sonra da ağalarla birlikte içeri girdi.

Orhan - Şehzadem bu ağalar.....

Şehzade - Sizin burada ne işiniz var! Ben size Trabzon'dan ayrılmak yok demedim mi? Nasıl girdiniz orduya?

Orhan- Şehzadem tüm bunlardan daha büyük bir sorunumuz var.

Şehzade bir an duraksadı - Bana düşündüğüm şeyin gerçek olmadığını söyle Orhan! Yoksa bu işgüzarlar tek başlarına değiller mi?

Orhan - Maalesef şehzadem. Kendileri sultanımızla birlikte gelmişler savaşa.

Şehzade - Ne demek oluyor bu! Nerede o Dilruba!!

Orhan - Kendisi civar kasabanın birinde istirahat etmekte.

Furkan - Orhan ağanın attığı ok münasebetiyle, yaralı vaziyette...

Şehzade - Ne demek oluyor bu Orhan!

Orhan- Şehzadem sultanımızı savaştan uzak tutabilmemin tek yolu buydu. Yoksa siz de takdir edersiniz ki kendilerini ikna edebilmek gibi bir ihtimalin mümkünü yok.

Şehzade - Durumu nasıl peki?

Orhan şehzadenin gözlerine baktı.

Şehzade - Konuşsana Orhan! Yoksa Dilruba'nın hayatından endişe etmeni gerektirecek bir şey mi yaptın?

Orhan - Hayır şehzadem benim attığım ok yalnızca sultanımızı savaştan uzak tutacaktı..

Şehzade - Bahsini etmemiz gereken başka oklar da mı var Orhan konuşş!

Payitahtın SultanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin