On Dördüncü Bölüm

91 7 4
                                    


Öğle vakitlerinde Trabzon'a vardıklarında Yakup onları karşıladı.
Hatice bir an önce işe koyulmak istiyordu.

Birbirlerine kısaca başlarına gelenleri anlattılar. Hatice için en önemli olan kısımsa saraya nasıl giriş yapabileceğiydi.

Şehzade Mustafa'nın baş hatunu Züleyha Sultan, saraya Şehzade Mustafa'nın dairesinin işlerini görmek üzere hususi cariye alacakmış. Ancak kendileri kıskanç oldukları için şehzadenin hizmetine güzel hatunları vermek istemezmiş. Ve dahası Hatice bu vazifeye gelemezdi zira Şehzade Mustafa Hatice'yi tanırdı.

Lokman - Şehzade seni tanımasa bile Züleyha Sultan seni saraya sokmaz.

Yakup - Niyeymiş o?

Harun - Yüzü güzel. Kıskanır.

Lokman-Ne yapalım kızın yüzünü mü yakalım? Hem Şehzade tanımaz hem de Sultan kıskanmaz.

Hepsi bir ağızdan güldü. O sırada Hatice'nin aklında bir fikir cereyan etti.

Hatice - Tabi ya!

Furkan - Hayırdır Hatice, ne geldi aklına?

Hatice - Saraya girmenin yolunu buldum. Hemde Şehzade beni tanımadan.

Harun - Nasıl olacakmış o iş?

Hatice - Gümüşhane'de toprağın ne şekillere girebileceğini öğrendim. Eğer suya değmezse kuruyup kalacağını da.

Furkan - Yani?

Hatice - Yanisi şu, eğer yüzüme topraktan yara yaparsam ne Sultan kıskanır ne de Şehzade tanır.

Furkan - Bu bir hayli tehlikeli. Yaranın gerçeği anımsatması gerek.

Harun - Üstelik sadece toprakla olmaz. İçine ekleyeceğin şeyler de yüzüne gerçek yaralar açar.

Hatice - Artık hiç  mühim değil. Başka bir çare aklıma gelmez. Sizin bir fikriniz varsa söyleyin.

Lokman - Öyleyse şöyle yapalım. Sen sahte yarayı yüzüne yap, her akşam haneye döndüğünde yüzünü yıkarsın. Bizde senin için merhem bulalım. Yüzünü yıkadıktan sonra  sürersin, en azından biraz da olsa faydası olur.

Hatice - Güzel. Başlayalım öyleyse.

Hatice bütün gün boyu kil ile uğraştı. Sonraki sabah  yüzüne sürüp lime lime olmuş deri gibi şekil verdi, kiremiti sulandırıp parçaların arasına sürdü ki renk versin. Gerçek olmadığını bilmese kendisi bile aynaya bakamayacaktı. Yüzüne bir peçe örttü. Sadece gözleri açıktaydı. Furkan'la birlikte evden çıktılar. Saraya geldiler.

Hatice - Sen gidebilirsin Furkan.

Furkan - Peki ya Sultan seni kabul etmezse?

Hatice - Allah'ın izniyle kabul eder. Olmazsa da başka bir çare bulunur. Neticede ben bu saraya gireceğim.

Furkan - Peki öyleyse. Gazamız mübarek olsun.

Hatice ağır ağır büyük kapıya yürüdü. Kapıdaki bekçiler durdurdu.

Bekçi1-Durasın hatun!

Bekçi2 - Kime geldin? Kimsin? Nerdensin?

Hatice- Benim adım Hatice, Gümüşhane'den gelirim. Züleyha Sultan'ın huzuruna çıkmaya geldim. Duyduğuma göre sultanımız şehzademizin dairesi için hususi cariye bakarmış.

Bekçi1 - İyi o vakit bekleyesin. Harem ağasına haber verelim.

Hatice bir müddet kapıda harem ağasının gelmesini bekledi. Ağa gelip kapıdan Hatice'yi aldı. Haremin kapısına kadar ilerlediler.

Payitahtın SultanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin