26.Bölüm : Görünmez.

330K 19.1K 33.4K
                                    

Selamlar sevgili No 26 sakinleriii <3 

Yukarıdaki müziği açmayı unutmayın, iyi okumalar dilerim^^

Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı da unutmayın. Bölüm sonunda görüşürüz :) 


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


26.Bölüm : Görünmez.
*Görünmez olmak için önce görünmek zorundaydık...*


Efe ile binlerce insanın ve onlarca kameranın önünde birbirimize sarılmamız Adem ve Havva'nın yasak elmaya uzanan elleri gibiydi. Yanlıştı, yasaktı, hataydı. Ve ben bunu düşünemedim.

Duygularıma yenik düşüp etrafımdaki her şeyi silip sadece Efe'yi bıraktım, ona koştum ve ona sarıldım. Aptallık ettim. Efe ise beni durdurmadı, ne yaptığımızı sorgulamadı. O an sadece o ve ben vardık, gerisi illüzyondu. Dünyanın geri kalanının farkına varmamız kollarımıza dokunan ellerle oldu. Bizi içeri çeken eller nasıl bir kabusun içine düştüğümüzü fark etmemi sağladı.

Aptalsın Mine, sanki hayatında hiçbir ünlünün hayatına tanık olmamışsın gibi bunu nasıl yaparsın?

Efe ile kendimizi kalabalığın içinde sahne arkasında bulduğumuzda buraya nasıl geldiğimizin bile farkında değildik. Ece'nin korku dolu gözlerle elbisemi tuttuğunu hissedebiliyordum. Gözlerim Efe'nin gözlerindeydi, Efe'nin gözleri ise aynı şekilde benim gözlerimdeydi. Efe'nin menajeri Bora'nın telaşlı ve endişeli sesini kalabalığın arasından seçtiğimde başımı çevirip ona baktım ve dediklerine odaklandım.

"Efe Bey, sizi direkt araca alıp buradan çıkarmamız lazım. Dışarısı çok karıştı. Prosedür aynı, sizi bir otele götüreceğiz. Şu kalabalıkta evinize gidemezsiniz."

O an bir farkındalık yaşadım. Efe müziği değil, bunu bırakmak istiyordu. Bu yaşananlar psikolojik bir işkenceden farksızdı. Etraf o kadara kalabalıktı ki kimin konuştuğunu, kimin ne dediğini bile anlamıyordum. Herkesten bir ses çıkıyordu. Herkes endişeliydi, herkes telaşlıydı. Nereden nereye gittiğinizi bile anlayamayacağınız bir karmaşanın içindeydik ve Efe bunu yaşamak istemiyordu. Efe bunu yaşatmak istemiyordu. Kendimizi bir anda konser alanının gizli bir çıkışında bulduğumuzda Ece hala elbisemi tutuyordu, çok korkmuştu. Onu bir daha böyle bir ortama sokamazdım.

"Arkaya geçin." dedi Efe, sesi o kadar gergindi ki konserde yaşanan tüm o güzel anlar silinip gitmişti. Şu son birkaç dakika her şeyi unutturmuştu. Başım dönüyordu, karnım ağrıyordu. Bu kalabalık beni hasta ediyordu.

"Bu sefer şoförünüz gelmeyecek, aracı ben kullanacağım." Bu Bora'nın sesiydi. Kalabalığın arasında çıkıp arabanın şoför koltuğuna oturduğunda Efe bizim arkaya geçmemizi bekliyordu.

"Hadi tatlım," dedim Ece'ye, "Gidelim buradan."

Efe kapımızı kapatıp öne geçtiğinde kalbim öyle hızlı atıyordu ki kalp atışlarım neredeyse ışık hızı ile yarışacaktı. Bora arabayı çalıştırıp bizi buradan hızla uzaklaştırırken peşimizde bir ton magazin ekibi vardı. Bir süreliğine arabanın içinde hiçbir ses duyulmadı. Efe'nin önündeki aynadan arkada oturan beni izlediğini fark ettiğimde onunla aynadaki yansımalarımız sayesinde göz göze geldik. Bana uzun uzun baktı, sanki mahcup gibiydi, üzgündü.

No : 26 (İki Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin