7.Bölüm : Yeşil Küpeler.

371K 25.3K 50.2K
                                    

Selamlar canımın içleriii^^

Dünki bölüme yaptığınız güzel yorumlar için binlerce teşekkür ederim <3 Söz verdiğim gibi yeni bölümle geldim.

Yukarıdaki müziği açmayı unutmayalım, iyi okumalar dilerim^^


7

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

7.Bölüm : Yeşil Küpeler.
*Kimin bana ilaç olacağını düşünsem o benim yaram oldu.*


"Çok tatlı insanlarmış..." diye mırıldandım hastaneden çıktığımız sırada. Efe gülümseyerek arabanın kapısını benim için açtı. Arabaya geçip oturdum ve Efe'nin de yerine oturmasını bekledim. Efe'nin anne ve babasını görmüş ve tanışmıştım fakat uzun uzun konuşamamıştık çünkü odada neredeyse yirmi tane teyze otuz iki tane dayı yüz elli tane de kuzen(!) vardı. Herkes gülüşerek ve imalı bakışlarla bize bakarken teyzelerinden biri durumu anlayıp Efe'ye, "Hadi sen git. Bu akşam ben buradayım, baban da burada... Git dinlen yavrum." demişti. Annesi çoğunlukla uyuyordu, babasına da günün yorgunluğunu atabilmesi ve sakinleşebilmesi için serum takmışlardı. Nihayet Efe koltuğuna oturduğunda yola çıkabildiğimize şükrettim. Bu kadar büyük bir kalabalığa en son girdiğimde üç yaşındaydım ve semt pazarında kaybolmuştum.

"Çok garip..." dedi Efe yola çıkar çıkmaz.

"Garip olan ne?"

"Bu zamana kadar hiçbir sevgilimi bile anne ve babam ile tanıştırmadım, şimdi alt katımıza yeni taşınan kiracımızı onlara getirdim." Gülmeye başladım.

"Bir sonraki seviye nikah salonu." deyiverdi bir anda, hiç düşünmeden karşılıklı olarak gülmeye başladık. Sonra gülüşüm sakinleşti.

"Abartmayalım." diye mırıldandım. Efe gülerek başını salladı. Sonra tekrar radyoyu açtı ve bu sefer bir başkasının şarkısı çalmaya başladı.

"Bu şarkıyı çok severim..." diyerek şarkının sesini açtı Efe.

"Anıl Bektaş'ın şarkısı bu, değil mi?" diye sordum.

"Evet öyle..." Sonra şarkıcı ile birlikte söylemeye başladı şarkının sözlerini, "Gündüzüm gece oldu... Güneşim sende soldu..." Sesi o kadar güzeldi ki dünyanın sekiz harikası arasına dokuzuncu olarak alınmalıydı. Tam sesinin güzelliğini düşünürken aklıma gelen bir soruyu nasıl soracağımı bilemeden sormanın bir yolunu bulmaya çalıştım.

"Acaba..." diye mırıldandım, "Acaba kime yazdı bu şarkıyı?" Efe kaşlarını çattı.

"İlla birine yazması mı gerekiyor?" diye sordu. Biraz rahatladım ve ona baktım.

"Yani... Öyle yapmıyor musunuz? Sana sormuyorum, hepinize soruyorum. Sanatçılar olarak hepiniz... bu şarkıları birilerine yazmıyor musunuz?" deyiverdim zar zor. Efe'nin dudağının sağ kenarının yukarı doğru kıvrıldığını gördüm. Ne sormak istediğimi anlamış olabilir miydi?

No : 26 (İki Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin