6.Bölüm : Bir Şeyler.

371K 25.5K 30.3K
                                    

Selam canımın içleri^^

Yukarıdaki müziği açmayı unutmayalım, iyi okumalar dilerim <3 

Yukarıdaki müziği açmayı unutmayalım, iyi okumalar dilerim <3 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

6.Bölüm : Bir Şeyler.
*Yara bandımı söküp yaralarımla kaldım.*


Hayat şelaleden aşağı düşmekle başlar, hepimiz doğduğumuz an bir şelaleden aşağı düşer gibi gözlerimizi açarız. Öyle şaşkın, öyle temkinli, öyle korkak. Gözlerimizi açar ve yüzmeye başlarız. Su bizi geri çektikçe ileri gitmek için çabalarız. Yaşamak bizi geri çeken bir suda inatla ileri gitmeye çalışmaktır, başka bir şey değil. Bazen yorulduğumuzla kalırız, bazen suya karşı galip geliriz. Fakat bazen kazanmak bize hiçbir şey getirmez. Bazen kaybetmek daha çok şey kazandırır. Bu da benim kaybettiğimi kabul ettiğim ve kazandığım anlardan biri.

Efe'ye dört saattir ulaşamıyordum. Onun hakkında tuttuğum not defterinden onun hakkında bildiklerime dair yaptığım listeyi koparmış ve çöpe atmıştım. Not defterimi de çekmecelerden birine kaldırmış Efe'nin sosyal medya hesaplarında geziniyordum. Hiçbir paylaşım yapmamıştı. Bana dair gerçekleri öğrenip gitmesinin yollarını düşünüyordum. Belki telefonum çalmıştı, o yanıtlamıştı ve arayan kişi telefon açılır açılmaz bana "Yeşil Küpeli Kız" diye hitap etmişti. Ya da belki de gidişinin bunlarla hiçbir alakası yoktu. Ne olmuş olabilirdi? Neden gitmiş olabilirdi?

Artık bir şeyler yemeliyiz...

Haklısın İç Ses.

Kalkıp zorla da olsa birkaç kahvaltılık atıştırdıktan sonra Efe'nin bana aldığı ilaçlardan içtim. Sonra bilgisayarımın başına geçip birkaç haber yapmaya çalıştım. Fakat aklımı asla işlerime veremiyordum. Birkaç saatin sonunda kapım çaldığında neredeyse bilgisayarı duvara fırlatıp koşacaktım. Bilgisayarı koltuğa bıraktım ve kapıya doğru ilerledim. Kapının deliğinden baktığımda derin bir nefes aldım.

Bu o...

Bu Efe'ydi, evet. Kapıyı merakla ve heyecanla açtım. Efe karşımda darmadağın bir halde durmuş bana bakıyordu.

"Sen iyi misin? Nereye kayboldun?" diye sordum endişeyle.

"Özür dilerim, haber veremedim. Çıkıp sen uyanmadan geri dönerim diye düşünmüştüm, öyle olmadı. Giderken seni uyandırıp nasıl olduğunu sordum, sen iyi olduğunu söyleyince ben de gittim. Annem rahatsızlandı... Onun yanındaydım, evden birkaç şey almam gerekiyordu, onları aldım ve yanına geri döneceğim."

"Öyle mi?" dedim endişeyle, "Neyi var?" Efe dağılmış bir halde çok basit bir şey söylüyormuş gibi cevapladı.

"Kalp krizi."

"Kalp krizi mi?" Şok içinde yüzüne baktığımda burnunu çekti. Ayakta zor durduğu belliydi. Gözyaşlarını içinde tutmaya çalıştığı da belliydi. Yüzü kıpkırmızıydı, elleri yumruk olmuş öylece kırılmak üzere olan bir duvar gibi duruyordu.

No : 26 (İki Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin