36.Bölüm : Ruhun Sancısı.

206K 14.4K 32.3K
                                    

Merhaba sevgili sevgililerim <3 

Yukarıdaki müziği açmayı unutmayın, mümkünse sessiz ve mümkünse karanlık bir yere geçin, yazdığımdan beri içime oturan bir bölüm okuyacaksınız çünkü... 

İyi okumalar dilerim, bölüm sonunda görüşürüz. <3


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


36.Bölüm : Ruhun Sancısı.

*Artık o acıların hiçbiri rengarenk değil, bugün hepsi siyaha boyandı. *


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bazı geceler üzerimize yıkılır, gündüzün mavisi her yanımızı sarar, giderek koyulaşır ve siyaha döner. İçindeki güneş o siyahın arasından doğmaya çalıştıkça hissettiğin şeyin adıdır ruhun sancısı. Her birimizin içinde bir güneş yatar, doğamadıkça ruhumuz sancır. Bir kadının doğum anı gibi, içimizdeki tüm potansiyeli ortaya çıkarıp parlamaya çalışmak bir doğum kadar sancılıdır. İnsan önce annesinden doğar, sonra ruhundan...

Hangisi daha acılıdır bilmiyorum, zira hiç sorabilecek bir annem olmadı.

Güneş her sabah doğarken gökyüzü de acı çeker mi? Güneşin doğuşu da sancılı mıdır bizimki gibi? Evrende acıyı bilen ve tadan sadece biz canlılar mıyız, en büyük merakım bu. Peki acı sonsuz mu yoksa yeterince acı çektikten sonra bir daha acı çekmeme hakkına sahip olabilir miyiz? Bugün bunu öğrendiğim gündü.

19 Ekim.

Bugün acının sonsuz olup olmadığını öğrendiğim gündü.

Efe ve Bora ile lansmandan çıktıktan sonra canlı yayına katılmak için yola çıktığımızda içimde aynı anda hem heyecan hem stres vardı. Sanırım bu iki duygunun harmanlanmasına alışmak zorundaydım artık.

"Heyecanlı mısın?" diye sordu Efe bana anlayışla gülümserken.

"İlk canlı yayının olacak, değil mi?" diye ekledi Bora. Başımı salladım.

No : 26 (İki Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin