1. Bölüm | Yâr.

22.8K 668 172
                                    

Bu bölüm, Şehit Kübra Doğanay'a ithaf edilmiştir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bu bölüm, Şehit Kübra Doğanay'a ithaf edilmiştir.

DİLDÂDE | 1🕊

Yorgunluktan kapanmak üzere olan gözlerim akrep ve yelkovanın üzerinde dolandı. On saniye daha dayanabilirdim. Evet dayanabilirdim. Içimden ondan geriye saydım.

Şükürler olsun ki bitmişti. Kendimi sınıftan atıp, koşar adımlarla kafetaryaya indim.

Çalışan ablaya "Bir kahve alabilir miyim?" deyip parayı uzattım. Kahvemi alıp sıradan çıktım. Kahve kokusunu içime çeke çeke çıkışa ilerledim.

Dışarıya çıktığımda gökyüzüne baktım, hava kararmak üzereydi. Ocak ayı olduğu için fazlasıyla soğuktu. Derin bir soluk alıp telefonumu çıkarttım. Rehberde aradığım ismi bulup telefonu kulağıma koydum.

"Efendim Nazen." dedi karşından gelen ses.

"Ben çıktım dersten Zeynep siz nerdesiniz?" bir süre ses gelmedi. "Caddeye çık Kerem gelecek almaya. Bizim kırtasiye de işimiz var."

"Tabii sevdiceği söyleyince ikiletmeden gelir biz kimiz ki." diye hayıflana hayıflana caddeye çıktım. Sabah yalvar yakar zorla okula getirtmiştim kendimi. Sevdiceği söyleyince ikiletmiyordu. Hanımcılığın kazandığını da görmüş oluyorduk böylelikle.

"Yaa sevdiceği miyim gerçekten?" gözlerimi devirdim sanki beni görecekmiş gibi. Abimin adı geçince eriyordu resmen kız.

"Of kapat kapat uğraşamayacağım şimdi senin yavan sevdanla." deyip bir şey demesini beklemeden sonlandırdım aramayı. Takılıyordum aslında onunla. En yakın arkadaşımdı ve Kerem abimle uzun zamandır birliktelerdi.

Caddeye çıktığımda abim görünmüyordu. Sinir kat sayım yavaş yavaş artıyordu. Zaten beynim akmaya yer arıyor, gözlerim kapanmak için savaş veriyorken bir de beni bekletiyorlardı. Çıldırma sebebiydi yemin ederim.

Kahvemden keyifsizce bir yudum alıp beklemeye başladım. Telefonumu açıp Instagram'da dolandım. Mesaj isteği vardı. Gelen mesaja bakacağım sırada kulağımın dibinde çalan kornayla tabiri caizse ödüm bokuma karıştı.

Elimde emaneten tuttuğum kahve de Allah'ına kavuşmuştu. Kaşlarımı çatıp sinirle soludum. Başımı kaldırıp baktığımda sinirim uçup gitmişti. Gözlerim dolu dolu arabaya baktım.

Fatih abim gelmişti.

Benim arabaya doğru koştuğumu görünce o da arabadan indi. Hemen atladım boynuna. Kolları belimi sardı. O kadar özlemiştim ki onu..

Uzun bir sarılma faslından sonra yanaklarına sulu öpücüklerimi bıraktıp kıkırdadım. Hiç sevmezdi.

"Kaç kere diyeceğim kızım şöyle öpme diye!" dedi sahte bir kızgınlıkla.

Kaşlarım havalandı "Çok özlemişim abicik ne yapalım yani öpmeyelim mi?" dedim. Bir yandan da gözyaşlarımı silmeye çalışıyordum.

Fatih abim askerdi, göreve gidip iki hafta gelmediğide oluyordu iki ay gelmediği oluyordu. Her gidişinde korkuyla uğurluyorduk. Zordu asker beklemek her an korkuyla geçiyordu, her kapı zilinde yüreğimiz ağzımızda atıyordu. Ama bir o kadar da gurur vericiydi.

Dildâde.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin