Bu bölüm, Şehit Fırat Yılmaz Çakıroğlu'na ithaf edilmiştir.
DİLDÂDE | 13 🕊
Ömrüme o kurşuni renkler sürülmüştü. Hiç kimsesiz hissediyordum. Boşlukta sallanıyordum sanki. Darağacına asılıydı yüreğim, son dileği soruluyordu. Onun ismini haykırıyor gibiydi.
Karanlığa alışan gözlerimi araladım yavaş yavaş. Beyaz bir tavan ve hastanede kokusu karşıladı beni. Derin bir soluk alıp başımı sağ tarafıma çevirdim. Fatih abim ve Simay koltuklardan birine oturuyorlardı. Simay'ın başı abimin omzunda uyuyakalmıştı. Abimin eliyse Simay'ın saçlarındaydı.
Yüzü sıkıntılıydı.
"Abi, Poyraz." sesimden bile anlaşılıyordu korkum, edişem.
"Dur sakin ol. Poyraz iyi." kelimeler zorlukla dökülüyordu dilinden. Yalan söylüyordu. İyi değildi.
"Peki doktorun söyledikleri?" doktorun söyledikleri.. Söyledikleri değil miydi beni yerle bir eden..
Çatallı çıkan sesimle devam ettim konuşmaya, "Umut verici konuşamayacağım, dedi." sonlara doğru titreyen sesimi kontrol edememiştim.
Sesimize uyanan Simay hızla oturduğu yerden kalkıp yanıma geldi. Sımsıkı tuttum ellerini perişan görünüyordu.
"Hayati tehlikesi varmış." dedi dik durmaya çalışarak. Keşke onun kadar güçlü olabilseydim. Dimdik durabilseydim..
Tüm itirazlarına rağmen yerimde doğrulup ayaklarımı aşağıya sarkıttım. Başım dönüyordu fakat bunu umursamayarak ayakkabılarımı aradım. Bulduğum ayakkabılarımı alıp sarsak adımlarla çıktım odadan. Ayakkabılarımı giyecek halde bile değildim.
Sarsak adımlarım beni Poyraz'ın yattığı yoğun bakım ünitesinin önüne getirmişti. Annemler ve Tülin teyzelerde gelmişti. Kötü görünüyorlardı.
Sol elim camın üzerindeyi ve bu beni iyi hissettirmişti. Sanki.. Sanki beni hissediyormuş gibi..
Sağ elim boynumda ki künyesini buldu.
"Frezya soldu.."
🕊
1 Hafta Sonra
Koskoca bir hafta olmuştu. Bir iki gün değil, tam yedi gün. Evime gitmedim. Onunla girdiğim hastaneden onunla çıkmak istedim. Yemek yemedim onunla yemek istedim. Konuşmadım. Sustum.
Binlerce insanla konuşmak yerine sadece ona susmak istedim.
"Seninle susmak binlerce kişiyle konuşmaktan daha güzel Poyraz." diye fısıldadım kendime bile yabancı bir sesle.
Burda bana bir oda verilmişti yada abim ayarlamıştı bilmiyorum. Duş alıyor, uyuyor, üzerimi değiştiriyordum. Günümün tamamı Poyraz'ın yanında camın kenarında geçiyordu zaten.
"Bir şeyler ye artık Nazen. Bayılıp kalacaksın bir yerde diye korkuyorum."
"Istemiyorum Zeynep. Zorlama lütfen, annem yeterince üzerime geliyor zaten."
Annemler Poyraz'la aramızda ki ilişkiyi fark etmişlerdi tabii ki. Şaşırtıcı bir şekilde annem beklediğim o kaos ortamını yaratmamıştı. Yada belki de bu durumda benimle tartışmak istememişti. Kesinlikle fırtına öncesi sessizlikti. Iki gün öncesinde hastaneden ayrılırken söylediği sözler de bunun kanıtı niteliğindeydi.
'O çocuk iyileşsin, Nazen. O zaman konuşacağız.'
Bu sözleri söylerken bağırsaydı eminim bu kadar etkili olamazdı.
![](https://img.wattpad.com/cover/252864353-288-k714929.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dildâde.
Teen Fiction"Ben aptal değilim Poyraz. Aramızda ki çekimin de farkındayım. Ama bir şeyler eksik anlıyor musun? Bir şeyler yanlış gidiyor. Ben seni anlayamıyorum. Tuhafsın. Bana net bir şekilde yaklaşmıyorsun ve sen böyle yapınca ben arafta kalıyorum." Sağ eliy...