"Ben aptal değilim Poyraz. Aramızda ki çekimin de farkındayım. Ama bir şeyler eksik anlıyor musun? Bir şeyler yanlış gidiyor. Ben seni anlayamıyorum. Tuhafsın. Bana net bir şekilde yaklaşmıyorsun ve sen böyle yapınca ben arafta kalıyorum."
Sağ eliy...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bu bölüm, Şehit Ahmet Topçu'ya ithaf edilmiştir.
DİLDÂDE | 7 🕊
Avcumun içinde sıktığım kağıdı defalarca kez okudum. Defalarca kez kendime sakin olmam gerektiğini fısıldadım. Fakat hiçbir işe yaramıyor aksine daha çok korkuyordum.
Korkunun zehri bulanmıştı bir kere ruhuma, arınmazdı kolay kolay.
Şimdi ne yapmalıydım? Hiçbir şey olmamış gibi, bunun bir şaka olduğunu var sayıp yatıp uyumalı mıydım yoksa bunu birine mi söylemeliydim?
"Frezya'nın sonunu getirecekti." mırıltımın üzerine hemen telefonuma uzandım. Poyraz'la olan sohbeti açıp parmaklarımı ekran da gezdirdim.
Bana Frezya diyen bir tek oydu, ben kadar o da muhattabıydı bu konunun.
Yazdığım mesajı gönderip göndermemek arasında kaldım. Ani gelen deli cesaretiyle yolladım mesajı.
Gönderen: Nazen "Hemen konuşmamız lazım. Çok acil. Lütfen sokağın sonunda ki parka gelir misin?"
Mesaj anında görüldü olduğu esnada telefonum çalmaya başladı. Galiba biraz endişelendirmiştim.
Meşgule atıp odadan çıktım hızla.
Annemin arkamdan bağırmasını aldırmadan kabanımı giyip dışarı attım kendimi.
Hava kararmıştı. Hafif çiseleyen yağmuru sokak lambalarından seçebiliyordum.
Hızlı adımlarla yolun sonunda ki parka ilerliyordum fakat o kadar huzursuzdum ki.. Birinin beni takip ettiğini, bir köşe de sıkıştıracağını, hatta ve hatta öldürebileceği düşünceleri dönüyordu kafamın içinde..
Şu an biri tarafından öldürülsem gece vakti ne işi vardı sokakta, ne giymişti Allah bilir, o yolun yolcusuymuş zaten.. Türlü türlü atılan iftiralar, arkamdan edilen hakaretler olurdu. Kimse de o kızın hayalleri vardı demezdi. Kimse de çıkıp o kız yaşamayı hak ediyordu demezdi.
Belki bir avuç insan adaleti sosyal medya da arardı. O kadar umurlarında değildik ki kadınlar olarak, bir canın hakkını sosyal medya da arar olmuştuk.
Sesimize sağır, yaralarımıza körlerdi..
Hâlbuki biz kızını omuzları üzerinde taşıyan peygamberin ümmettiydik. Ne ara düşmüştük bu hallere? Ne ara vicdanımızı kaybetmiştik bu kadar?
Akıttığımı fark etmediğim gözyaşlarımı elimin tersiyle sildim. Belki adaleti arayan bir avuç insanlardandım fakat ben inanıyordum ki biz bu sistemi değiştirecektik. Biz sesimizi duyuracaktık! Tek gayem sesimizi duymaları için çabalamak olacaktı.
Ve başaracaktık! Biz kadınlar sessiz kalmayacaktık!
Dalmış olduğum düşünceler arasında ne ara parka ulaştığımı anlayamamıştım. Parkın içine girdiğimde Poyraz'ın çoktan gelmiş olduğunu gördüm.