-on yedi-

1.9K 241 502
                                    

•Öğrendiğinde yüzündeki ifadeyi gördüm.

____

Uzanıp cam sehpa üzerinde olan kumandayı alıp saatlerdir boş boş çalışan televizyonu kapattım. Belki film izlersem kafam dağılır, düşüncelerden biraz olsun arınırım diye düşünmüştüm ama hiçbir faydası dokunmamış aksine günlerdir süren baş ağrımın şiddetlenmesine yol açmıştı.

Koltukta biraz doğrulup kollarıkı iki yana açarak esnedim. Hiç olmadığım kadar uyuşuk hissediyordum. Günlerdir tek yaptığım düşünmek ve yemek yemek olduğundan epey tembelleşmiş hissediyordum.

Hemen yanımda duran telefonumun ekranını açarak saate baktığımda öğleden sonra dört civarıydı. Yoongi hyung okuldan gelmiş olmalıydı ki ben de bunu bekliyordum ancak dalıp gittiğimden olsa gerek geldiğinde sesini duymamıştım. Hoş, beş gündür de duymuyordum zaten.

Evet, beş gündür aramızda hiçbir muhabbet geçmemişti. Yaptığım yemekleri tek başıma yiyordum ve o da... Yemiyordu işte. Başta konuşmamamız gayet normaldi ki ben şoktayken ve o ifşa olmuşken birkaç saati konuşmadan geçirmemiz olağandı. Ancak bu süre ilerlemiş yerini günlere bırakmıştı. O konuşmadığı müddetçe ben de sesimi çıkarmadığımdan aklımda oluşan soru işaretleri bataklığı varlığını koruyor, içinden çıkmak için çabalasam da derine batmama sebep oluyordu.

Onunla böhle ayrı düşmek istemiyordum. Tamam, zamanında aramıza mesafe koyup ondan dip köşe kaçan bendim ancak şimdi aramızda soğuk rüzgarlar esmesinin sebebini ikimiz de biliyorduk ve öylece bu esintinin devam etmesine müsade ediyorduk.

Bana aşık olduğunu öğrendiğimde ne hissetmem gerektiğini kestirememiştim ama şimdi yaşadıklarımın, ağlamamın ya da konuşmadan saatlerce hiçbir şey yapmayıp sadece düşünmemin tek sebebininin şok olduğunu anlamıştım. Kötü hissettirmemişti aksine aklıma geldikçe ki hiç aklımdan çıkmıyor, içimin kıpır kıpır olmasını sağlıyordu. Karnım kasılıyor onu gördüğüm her an bu kasılma daha da artıyordu. Beni kötü etkileyen ya da kötü hissetmeme sebep olan hiçbir şey yokken onunla böyle olup birbirimizi görmezden gelmemiz oldukça canımı sıkıyordu. Daha sadece beş gün olmuş olsa da onunla konuşmayı epey özlemiştim.

İçimdeki boşluk hissi canımı yakıyordu. Zaman zaman kendimi kaptırıp konuşacak gibi oluyordum ama bana öylesine uzaktı ki bir anda kelimelerin dudaklarımda asılı kalması kalbimi acıtıyordu. Yoongi hyung bana böyle davranmazdı ki. Uyuyakalıp onu saatlerce dışarıda bıraktığımda bile bana kızmamış sadece "sorun yok" diyerek geçiştirmişti. Ancak bir buçuk yıl aşk için kısa bir süre değildi. Bunca zamandır beni sevip bana açılmak yerine ümidini yitirip unutmaya çalışması, istemediği halde başkalarıyla takılıp benim eve attığım kızlarla olan ilişkilerime şahit olmuş olması gerçekten kolay değildi. Daha önce hiç aşık olmasam da Yeeun'u eve getirdiği gün ya da onları birlikte gördüğüm anlarda kalbimin sıkışmasından yaşadığı sürecin ne kadar boktan olduğunu anlayabiliyordum. Ve evet, Yeeun ya da başka kızlarla onu gördüğüm her an kalbim sıkışıyordu.

Kendime itiraf ettiğim bazı şeyler vardı. Düzeltiyorum, nihayet itiraf edebildiğim şeyler. Aslında günlerdir kafayı yememe sebep oşan şeyşer diye nitelendirsem daha doğru olur. Çünkü gerçekten oldukça zorlu bir süreçteb geçmiştim. Beş günlük düşünme sürecimde kendi hislerimle alakalı birçok şeyi de ele almış ve nihayet ona karşı hissettiklerimin etlikenmeden çok daha derin olduğunu, ondan hoşlandığımı anlamıştım. Kendime itiraf etmek benim için sancılı olsa da onun bana aşık olduğu gerçeğini göz önünde bulundurmam itirafımı kolaylaştırmış sancımın heyecana evrilmesine yol açmıştı. Şimdi de heyecanlı hissediyordum.  Onu gördüğüm her an karnımda oluşan kasılmalara engel olamıyordum. Yakın temaslarda hızlanan kalbim ne kadar konuşmasak da onu gördüğüm her an hızlanıyordu. Bok gibi bi duyguydu ama güzel bok.

collusion • yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin