-yirmi-

2.1K 226 382
                                    

•Sevgilimle gelmeyi tercih ettim.

____

"Oha, yemiş resmen."

Taehyung boğazlı kazağıma rağmen kulağımın altında belli olan morlukta parmaklarını gezdirerek konuştuğunda uzaklaşmak adına yana eğilirken göz devirerek söyleniyordum. "Abartma."

Okuldaydık. Sabah masajı görür görmez telefonu öylece bırakıp görmemiş gibi davranmış ilişkimizin ilk sabahını mahvetmek yerine bunu düşünmeyi erteleyerek onun gülüşlerine ayak uydurmuştum. Ama içimi kemiren merak ve teklifi kabul etmiş olma korkusu beni rahat bırakmıyor düşüncelerimde boğulmama neden oluyordu.

Bu yüzden okula gelir gelmez ilk işim Taehyung'u bir kenara çekip olayı anlatmak ve çok zeki arkadaşımdan yine bana yardımcı olmasını istemekti. Çünkü her seferinde en mantıklı fikri sunuyor ve bir şekilde içimin rahatlamasına sebep oluyordu. Ancak bu kez beni görür görmez incelemeye başlamış bir soymadığını bırakmıştı. Hatta az önce ondan uzaklaşmama rağmen tekrar yakınıma gelerek parmaklarını kazağımın boğaz kısmına geçirip çekiştirmeye devam ediyordu.

"Yok, kesin seviştiniz siz."

Gözleriki kaydırıp derin bir nefes verdim. "Sevişmedik diyorum." Bu sahneyi kaçıncı kez yaşadığımızı sayamamıştım bile.

Sözlerimi umursamadan kafasını iyice dibime soktu. "Sömürmüş boynunu."

"Tae, insanlar bize bakıyor. Çek şu kafanı."

"Kedi dedik kaplan çıktı."

"Tae."

"Yazık nasıl içinde tuttuysa-

"Tae, sana diyorum."

"Sevişseniz kemiklerini kırar bu."

Son kez gözlerimi kaydırdım ve nefesimi dışarı solurken sinirlerime hakim olamayarak hızla omuzlarından tutup ittirdim. Bu sırada bağırmayı da ihmal etmiyordum: "Beni incelemek yerine yardımcı olsan da şu meseleyi halletsek geri zekalı!"

Aniden bağırmam yüzünde şaşkın bir ifadenin oluşmasını sağlarken bir adım geri çekilip gözlerini kırpıştırarak yüzümü inceledi. "Ne bağırıyorsun?

"Anlamıyorsun çünkü."

Bu kez göz kaydıran o oldu. "Hala bağırmaya devam ediyorsun."

Gözlerimi sımsıkı kapatıp başımı öne eğerek işaret ve baş parmağımla burun kemerimi ovuşturdum. "Hala yardımcı olmuyorsun."

Çok geçmeden uzanıp önümde birleştirdiğim kollarımdan birini tutarak sırtımı yasladığım duvardan ayrılmamı sağladığında yavaşça başımı kaldırıp ona baktım. Her zamanki anaç tavrını sergilemekten çekinmeyip onun varlığına bir kez daha şükretmeme neden olurken "Hadi," diyordu "kafeteryaya gidip bir şeyler içelim."

Az önce bulunduğumuz yere çok da uzak olmayan kafeteryaya geldiğimizde ikimiz de sessizdik ancak Taehyung'un hala boynundaki morluklarda gezinen bakışlarını fark etmem pek de zor değildi. Bu kadar inceleyecek ne vardı cidden anlamıyordum. Jungkook'un kendisine bıraktığı izleri gördüğümde ben aynı tepkiyi vermiyordum oysa. Ama Tae, Tae'ydi işte. Her zaman en farklı davranan o olurdu. Durumlara karşı takındığı tavırları, hareketleri, hatta zekâ yapısı bile farklıydı. Eşsiz biriydi. Ama boynumu bu kadar incelemesi abartıdan başka bir şey değildi.

Bu nedenle ulaştığımız masanın iki yanındaki sandalyeleri çekip oturduğumuzda "Bakma artık." diye mırıldandım.

"Öf iyi be." Gözlerini kaydırıp kollarını önünde bağladı. "Eee, anlat bakalım, neler oldu."

collusion • yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin