-on iki-

1.7K 252 345
                                    

•Onu öpmek istiyordum.

____

Çiçekleri severdim. Bana annemi hatırlatırlardı. İkinci sınıfa giden minik bir öğrenciyken öğretmenimiz ödev vermişti ve bizden bir bitki ekip onun gelişimini gözlemlememizi istemişti. Ödevi yapmak için bir büyüğe ihtiyacım olduğundan koşa koşa büyük villamızın kocaman bahçesini kendi elleriyle çiçeklere bezeyen Kihyun amcaya gitmiş ve bana yardım edip edemeyeceğini sormuştum. Büyük bir gülümsemeyle kabul edip bana seve seve yardım edeceğini söylemişti. Ve hemen bir koşu bahçe deposuna gidip oradan en güzel tohumlardan seçmişti benim için.

Bütün malzemeleri hatırladığımızda artık sıra ekmeye gelince annemin sesini duymuştum. Bize doğru geliyordu. Benimle işi düşmediği sürece muhatap olmayan, ilgisini benden hep sakınan hatta çoğu zaman yüzüme bile bakmayan annem gülümseyerek bizden tarafa geliyor ve bir yandan da seçtiğim çiçeğin hangisi olduğunu soruyordu.

Heyecanlanmıştım, annem bana soru sormuştu. Gülümsüyordu, bana geliyordu, soru soruyor ve seçtiğim çiçek hakkında yorum yapıyordu.

Hızla ellerimden toprakları sirkeledim ve kocaman gülümsememe engel olamayarak ona döndüm. Beni temiz görmeliydi. Beni doğuran ancak altımı bile almayan, ilk adımlarımı görmeyen, beni emzirmeyen ve sadece yemekten yemeğe gören ve arkadaşlarının yanında yüzünü kara çıkarmayım diye küçücük yaşta bin bir türlü kursa gönderen annem şimdi gülümseyerek bana yaklaşırken beni temiz görmeliydi.

O an çok sevinçli hissetmiştim. Çiçeklere ilgisi olduğunu söyleyerek çiçek ekimimde bana yardımcı olmuştu ve çiçeğim büyüyüp güzel taç yapraklarını açıncaya kadar da her gün benimle birlikte gözlemlemişti.

Çiçek olmak istemiştim. Benden sakladığı ilgisini çiçek olsam belki esirgemeden bana verir diye çocuk aklımla geceleri dua etmiştim Tanrıya, sabah çiçek olarak uyanayım diye. Eh, dualarım kabul olmayınca da yıllarca kendimi çiçek ekmeye vermiş annemle bir nebze olsun daha yakın olabilmek için çiçekler hakkında bildiğim şeyleri bile sorar olmuştum.

Sevgiye ve ilgiye açtım ama ikisini de ne babamdan ne de annemden görmüştüm. Şımarık bir ergenlik geçirmiştim ancak paranın şımarıklığından başka bir şey değildi. Ben asla istediğim ilgiye sahip olamamış verdiğim sevginin karşılığını alamamıştım.

Derin bir nefes alıp gözlerimi saksıya bıraktığım taze çiçeklerden ayırıp açılan kapıya diktim. Yeeun salağı kendince onun oynuyordu ama tırsmadım diyemezdim. Hatta kafaya bile takmıştım. Kimse minik hilemizi öğrensin istemiyrodum. Paraya ve bu role ihtiyacımız vardı ve insanların öğrenmesi demek gözlerinde yeni oluşmaya başlayan itibarımızın yerle bir olması demekti. Ve Yeeun'un buna sebep olmasını istemiyordum ama yine de gönderdiği güzel çiçekleri büyük bir memnuniyetle kabul edip odamdaki vazoya koymuştum. Çiçekler zararsız ve güzellerdi.

"Jimin, sana diyorum?"

"Ne- ay yani, efendim? Kusura bakma dalmışım."

Gözlerimi kırpıştırdım. Dakikalardır çiçeklere bakarak düşündüğüm yetmiyormuş gibi şimdi de kapıda öylece dikilen Yoongi hyung'u fark etmeyip aptal bakışlarımı aynen devam ettirerek düşünmeye kaldığım yerden devam etmiştim.

"Birlikte pizza yapalım mı?"

Tek kaşını kaldırmış yarım araladığı kapıdan hafif içeri eğilmiş bir şekilde sorusunu sorduğunda lafa karışıklığıyla "Video için mi?" dedim. Normalde dışarıdan söylerdik ve eğer video için ise kulağa gerçekten harika bir fikir gibi geliyordu.

Ancak kafasını iki yana salladı ve az önce sadece azıcık araladığı kapıyı biraz daha açarak tamamen içeri girdi.

"Hayır, yemek için. Biraz vakit geçirirsek kafan dağılır diye düşünmüştüm."

collusion • yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin