-on sekiz-

1.8K 247 566
                                    

•Senden deli gibi hoşlanıyorum Min Yoongi.

____

"Şu haline bak, bok gibisin." Taehyung dolaptan çıkardığı meyve suyunu bir bardağa boşaltıp önüme koyduğunda iki gündür doğru düzgün bir şey yememiş olsam da teşekkür etme zahmetinde bulunmadan masaya bakmayı sürdürdüm.

"Sandviç buldum dolapta ama küflenmiş." Tekrar tezgaha dönüp kendi kendine mırıldandığında yemem için bir şeyler hazırlayacağından adım gibi emindim. Üç günün ardından onu ilk görüşümdü, babam ve Yoongi'nin konuşmasını duyduktan sonra öylece eve dönmüş ve derslerim olsa da okula gitmemiştim. Tüm bu süreç boyunca Taehyung beni aramış ve mesaj atmıştı ancak ne kadar cevap verirsem vereyim iyi olduğuma bir türlü kanaat getirmemiş sabahın köründe kalıp evime gelmişti. Şİmdi de kendi kendine söyenerek yemem için bana bir şeyler hazırlıyordu. Yine de "Pizza sipariş ediyorum iki gündür, onun varlığını unutmuşum." diye bir yalan atmadan duramadım. Ona çok fazla yük olduğumu düşünüyordum hatta bana biraz daha ebeveyn gibi davranırsa onu hak etmediğimi düşünecektim. Bu yüzden ne kadar yemek yememiş olsam da daha fazla çabalamaması için bunu söylemeliydim.

"Hiçbir şey yemediğini biliyorum Jimin. Canın sıkıldığında aptal gibi kendini aç bıraktığını da biliyorum bu yüzden itiraz etmeden bu sandiviçi  yiyeceksin."

Yalanıma inanmamasına şaşırmayıp masadaki gözlerimi ona çevirdiğimde çoktan tezgahtaki işini bitirmiş elindeki tabakla yanıma ilerliyordu. Tabağı yavaşça önüme bırakıp karşıma, Yoongi'nin yerine oturdu.

Derin bir iç çektim. Bakışları itiraz edersem zorla yedireceğinin habercisiydi bu yüzden elimi uzatıp tabaktaki az önce hazırladığı sandviçi kavradım. 

"Canım sıkkın falan değil." Ağzımda lokma olduğu için sesim biraz boğuk çıkmştı ama aldırmadan devam ettim. "Gayet iyiyim ben."

Kafa salladı. "Hm hm, görebiliyorum. İki gündür açsın, saçların yağlanmış üstelik komodinin üzerinde de bir ton sümüklü peçete vardı. Kesinlikle iyisin."

"Odama ne ara girdin be?"

Gözlerini devirdi. "Seni yatağından ben çıkardım aptal."

Omuz silkip benim için doldurduğu meyve suyuna uzandım. Sandviç kuru kuru gitmiyordu ve başta ne kadar iştahım yok desem de hayli acıkmıştım. Cevap vermeyip boş verip bir ısırık daha aldığımda zaten benden bir cevap beklemiyor olacak ki tekrar konuşmaya başladı.

"Yoongi  hyung Hoseok hyungda kalıyormuş."

Sözleri bende yutkunma ihtiyacı hissettirirken meyve suyundaki bakışlarımı kaldırmayıp "İyi." diye mırıldandım. Ondan bahsedince istemsizce kalbim hızlanıyordu.

"İki gündür okulda göremedim onu da."

"İyi." Ruhsuz çıkan sesimle az öncekiyle aynı cevabı verirken umrumda değil imajı vermeye çalışıyordum ama bardağı sıkmasına engel olamadığım parmaklarım yüzünden pek başarılı olduğum söylenemezdi.

"Hoseok hyungla konuştum, tüm gün uyuduğunu söyledi."

Cevap vermek yerine sözlerini görmezden gelmeyi tercih ettim. Boğucu bir sessizlik dar mutfağıma çöktüğünde ortamda sadece lokmalarımı çiğneyiş sesim  yankı yapıyordu. Onun hakkında konuşmayı çok istesem de pek ilgili gibi görünmek istemiyordum. 

Yaklaşık üç dakikanın ardından en yakın arkadaşım dikkatimi çekmek istercesine başını eğip yüzüme bakmaya çalıştığında dayanamayıp gözlerimi yüzüne çıkardım. Konuşmasak da neler hissettiğimin, neler düşündüğümün farkında olduğuna emindim. O benim ruh eşimdi, biz konuşmasak bile anlaşabilirdik. 

collusion • yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin