-dört-

1.5K 237 139
                                    

•Sevgili miyiz biz şimdi?

____

Hayatın karşımıza neler çıkaracağı belli olmuyordu. Çok yükseklerde uçarken bir anda kendimizi yerin metrelerce altında bulabiliyorduk. Bu bir çeşit şans oyununa benziyordu. Zarı atarken çıkacak rakamın kaç olacağını elbette tahmin ediyorduk ama tahminden öteye gidemiyorduk. Kimse asıl sonucu önceden bilemezdi. İşte hayat da tıpkı bunun gibiydi, bazı kararlar alıyor ve tahminlerimize dayanarak kararın getirilerine tutunuyor, sonrasınra hiç beklemediğimiz bir olayla karşılaşınca  kabullenmekte zorluk çekyorduk. İnkar ediyor, hatta agresifleşiyorduk.  

Güzel bir çocukluk geçirmiştim.Babam, çalışkanlığı ve işindeki başarılarıyla adını duyurmuş ünlü bir doktordu. Dedemden kalan miras ve mesleğinden elde ettiği birikimiyle bir hastane açmış ve katlanan başarısıyla hastaneyi olabildiğince büyütmüşyü. Kocaman bir evimiz, evdeki kişi sayısınca arabalarımız ve bizim emrimizle hareket eden hizmetçilerimiz vardı. Çoğu çocuğun yaşamak istediği hayata sahiptim. Busan'ın en iyi kolejlerinden birinde okumuş en iyi kurslarında eğitim almıştım. İstediğim her şeye anında ulaşıyor dilediğim gibi gezip dolaşıyordum. Özgüvenim yüksek ve şımarık bir çocuktum. Hayatımın mükemmel olduğunu düşünüyordum. Ama ne zaman ki lise sona geldim; işte o zaman, her şeyin olduğu gibi hayatın da bir kırılma nokası olduğunu anlamıştım.

Babam hep kendisi gibi bir doktor olmamı istemişti. Bunun için beni bir sürü destek kurslarına göndermiş, arkadaşlarımdan daha yüksek seviyelerde sınıflarımı bitirmeme sebep olmuştu. Başarıya tapıyordu. İşi onun için öylesine önemliydi ki, ailesine, bize, hiç vakit ayırmaz boş zamanlarında bile çalışma odasından ayrılmazdı. Çevremde gördüğüm baba-oğul ilişkilerinden çok farklıydı bizimkisi. Her zaman aramıza soğuk bir duvar örmüş aramızda bir bağın oluşmasına izin bile vermemişti.Bir nevi patron-çalışan ilişkisi gibiydi. O ister ben yapardım ve sonucunda da o beni parasıyla ödüllendirirdi. Bu durumu umursamazdım. Benim ihtiyacım olan şey parayken babam bunu bana fazlasıyla veriyordu. Bu yüzden aramızda bir ilişki olup olmaması önemli değildi benim için. Sadece söylediklerini harfiyen yerine getirmem ikimizin de işine yarıyordu ve birbirimize buna göre davnamak umrumuzda değildi.

Bu yüzden olsa gerek, üniversite tercihi yapacağım zaman tıp fakültesini yazmamı istemişti. Onu reddetmeden tercih liseteme yazmıştım ancak bir gece ansızın aklıma dolan düşüncelerle aslında mükemmel bir hayatımın olmadığını ve kukla gibi yetiştirildiğimi anlamıştım. Bunun üzerine ne yapmak istediğimi düşünmüş, hangi meslekle mutlu olacalsam o mesleği yapmak istemişim. Bu benim hayatımdı. Ailemin yeterince hayatıma müdahale etmelerine izin vermiştim ama bundan sonrası onları ilgilendirmezdi. Bu yüzdendir ki benim fakülteye gideceğimi zannedip gururlanan babamın karşısına dilkilmiş konservatuara gitmek ve şarkıcı olmak istediğimi söylemiştim. Başta ona bundan bahsederken, bu zamana kadar isteklerini yaptığımı gözden geçirip ona göre bana izin vermesini beklemiştim ama beklediğim gibi olmadı. Babam başta benimle dalga geçmiş sonrasındaysa tıp okumadığım müddetçe bana karşı hiçbir desteği olmayacağını söyleyip odasından kovmuştu. İşte hayatımın ilk kırılış noktası buydu. Planladığım gibi olmamış, babam benden tüm desteğini ki bu destek sadece maddiyattan ibaretti, çekmişti.

Makineye yerleştirdiğim bulaşıkların ardından ellerimi yıkayıp kurulamış ve tüm bu düşünce seansını bitirmişim. Masanın üstündeki telefonuma uzanacağım sırada arka odadan Yoongi hyung'un sesini duymuş ve ağır adımlarlar yanına ilerlemeye başlamıştım. Dünkü çektiğimiz videonun editiyle uğraşıyordu.

"Bitti mi hyung?"

Soru sorarak kapıdan içeri adımladım. Sandalyesinde gerinerek bana doğru dönüp parmaklarıyla monitörü işaret ettiğinde ben de ilgimi monitöre verdim.

collusion • yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin