10.BÖLÜM

256 167 55
                                    

Biz, yitire yitire kazandık kendimizi.
-Nuri Pakdil

Emircan İğrek- Silahım Yok

**

Tanrı, dünyayı var etmeden önce kavramları yaratmış. Hayat, zamana aşık olmuş. Zaman ise kıyamete. Aşkına varmak istedikçe daha da acımasız hale gelmiş Hayat. Bu yüzden kıymetsiz denmiş zamana. Bu yüzden acımasız olmuş Hayat.

Sigaramdan derin bir nefes çekip küllerini yere serpiştirdim. Hafifçe kafamı kaldırıp dumanı yavaşça üfledim gökyüzüne doğru. Gri bulutlar sanki mümkünmüş gibi dumanım eşliğinde daha fazla grileşti. Hava oldukça soğuktu ve üstümde gömlek, ceket vardı.
Biten sigaramın kafasını yere bastırarak söndürdüm. Daha sonra etrafıma kısa bir bakış attım. Görünürde çöp olmadığını gördüğümde söndürdüğüm sigarayı cebime attım.

"Oğulcan!"

Orhan'ın sesini duyduğumda sesin geldiği yöne döndüm. Büyük ev kapısının önünde duruyordu. "Efendim?"

"Gelsene içeri."

Pantolonumu düzeltip büyük evin merdivenlerini tırmandım ve Orhan'ın açtığı kapıdan eve girdim. "Noldu?"

"Bizim takımın hepsi gitmeyecekmiş toplantıya." dedi. Bizim takım diye bahsettiği takım, benimde içinde bulunduğum A takımıydı.
"Ee?" diye sordum sadede gelmesi için.

"Fuat baba bu toplantıya katılmanı istemedi. Ali'nin sağı solu belli olmaz, bugün ev nöbetinde sen varsın."

Sinirle alt duduğımı ıslattım ve saçlarımı geriye attım. Orhan bu halime gülümseyip omzuma vurdu. "Baba niye özellikle beni katmadı?" diye sordum. "Özellikle değil be, Oğul. Bugün evde bir şey olacakmış ona da tam bilgi gelmiyor şu an. Sen aramızdaki en iyisisin. Seni bıraktı o yüzden."

"Ne olacak eve?"

"La ne bileyim oğlum. Bilgi gelmiyor, dedim ya. Uzatma sende."

Orhan'ı yere yatırıp saatlerce yumruklamak istedim.

"Toplantıya gidince Merve'ye konum at."

"Neden?"

"O öyle istedi, Orhan."

Bana tek gözünü kısarak baktı ve dudak büyük. "İyi, tamam." deyip omzu silktikti. Kulaklıktan duyulan sesle ikimizinde ciddiliştik.

"Baba beş dakikaya çıkıyor. Arabaları hazırlayın."

Tekrar dışarı çıktığımızda bizden önce davranıp arabaların yanına giden iki görevliyi gördüm. "Çok önemli bir şey olsa ara." dedi Orhan. Kısa bir bakış attım. "O kadar önemli bir mevzu olsa arayacak vaktim olur mu sence?" diye sordum aşağılar biçimde. Omzu silkti.

"Senin haricinde iki kişi daha evde var. Dış kapıda da üç kişi görevli. Umuyorum biriniz akıl edip yardım ister." dedi. Dudak büktüm.

Bir kaç dakika sonra evin şaşalı kapısı açıldı. İlk önce iki görevli, daha sonra Fuat baba çıktı kapıdan. Adam yaşına göre oldukça karizmatik giyiniyordu. Pantolonu, kazağı ve postalı siyahtı. Üstüne kahverengi kaban giyinmişti. Saçındaki akları umursamadan havaya dikmişti. Bu haline ister istemez gülümsedim.
Arabaları hazırda tutan iki görevli, Fuat'ı görür görmez kapının önünde arka arkaya dizildiler.
Fuat yavaş adımlarla merdivenlerden indi ve Orhan'ın açtığı kapıdan arka tarafa bindi.
Orhan son kez bana döndü vr elini kaldırdı. Aynı şekildr karşılık verdiğimde babanın bindiği arabanın ön tarafına bindi. A takımından olan ve ismini bilmediğim çocukta diğer arabaya bindi ve çok geçmeden hareket ettiler. Bahçenin kapısından çıkana kadar uzunca arkalarından baktım. Kapıdaki görevliler, onlar çıltıktan sonra tekrar kapıyı kapatıp nöbetlerini tutmaya devam ettiler.

ONSRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin