2.BÖLÜM

342 220 88
                                    

Gökten düşenin parçası bulunur da gönülden düşenin parçası bulunmaz.

Ahmet Amiş Efendi

NF- If You Want Love

***

Emniyete geldiğimizde saat altıyı yakındı. Odaya girdiğimde sandalyeyi çekip oturdum ve kafamı ellerimin arasına aldım. Bu saatten sonra çok ciddi bir sorumluluk vardı üstümde. Attığım her adımın bilincinde olmalıydım ve kontrollü atmalıydım adımlarımı. Aksi taktirde istediğim gibi ilerlemezdi ve bu hayatıma mal olabilirdi.
İlk olarak işimden olmalıydım. Bunu nasıl yapacağım hakkında bir fikrim yoktu. İstifa edemezdim çünkü hem işsizlik maaşı alamazdım hemde uzun süren bir istifa olacaktı. Hemen kabul olmuyordu istifa dilekçeleri.
Kapı açıldığında ellerimi masaya indirdim. Yunus elinde iki kahveyle kapıyı kapattı ve bir tanesini bana uzatıp yanıma oturdu.

"Düşünceliyiz." dedi bana bakarak. Omuz silkmekle yetindim. MİT ile işim bittikten sonra Yunus aramıştı ve nerde olduğumu sormuştu. Delil aramaya kendimi kaptırıp fabrika dışına gittiğinden bahsetmiştim. İkisi de sıkıntı yapmamıştı ve elimiz bomboş bir şekilde dönmüştük. Gazete hariç.

"Delil de bulamadık. Komiser rezil edecek bu sefer bizi." diye konuştu tekrardan, Yunus. Haklıydı da. Komiser ciddi manada güzel bir sorguya çekecekti bizi.
Aniden kafama dank eden düşünceyle gülümsedim ve kahvemden bir yudum alıp Yunus'a döndüm:
"Kim kimi rezil edecek görelim bakalım."

"Saçmalama Oğulcan onunla başedilmez bile." kafamı iki yana salladım. Başedilirdi hemde alasıyla.

***

"Aşırı ter kokuyorum." deyip koltuk altımı kokladım ve yüzümü buruşturdum. "Halime bak!"

"Yarım saatte çıkacaz." dedi Yunus aynaya bakıp saçlarını düzeltirken. Tuvalete girmiştik.
Elimi yüzümü yıkayıp saçlarıma şekil verdikten sonra kemerimi düzelttim. Üç gündür spor yapmıyordum ve görünüşe bakılırsa önümüzdeki üç ayda yapamıyacaktım sporumu.

"İnşallah." deyip sırıttım. Yunus bana endişeyle bakıp iç çekti. "Var sende bir şeyler."

"Arasana benim amcamı." deyip elini omzuma attım ve tuvaletten çıktık. Yunus gülüp telefonunu çıkardı ve yengeyi görüntülü aradı. Müsait değildir diye iki adım ilerledim. Yunusla yenge konuştuktan sonra arkadan Fatihin sesi geldi.

"Ver ver." dedim elimi telefona uzatırken. Yunus kahkaha atıp telefonu bana verdi. "Al devrem."

"Fatihiimm." dedim sonları uzatarak. Fatih baş parmağıyla ekranı gösterip annesine, "amca!" dedi onay ister gibi. Yenge, "evet amca, oğlum." dediğinde Fatih alkış çaldı.

"Oy amca kurban." deyip güldüm. O sırada karşıda komiseri görünce öpücük atıp telefonu Yunusa uzattım ve hafifçe yana döndüm. Mobese kayıttaydı. Yunus telefonu kapatıp yanıma geldiğinde hafifçe fısıldadım: "Fatihi düşün ve sakın bir şeye karışma." dedim. Yunus'un itiraz etmesine zaman kalmamış, komiser tam karşımızda dikilmişti.

"Oo Oğulcan bey, işiniz bitti sanırım?" deyip tok bir kahkaha attım. Kaşlarımı havaya kaldırıp gülümsedim.
"Çok iş başarmış gibi konuşuyorsun komiser?" dedim sorar şekilde. Birden yüzündeki gülümseme silindi ve ciddileşti. Boyu benden altı yedi santim kısa olduğu için biraz yukarıdan bakıyordum. Tek kaşımı havaya kaldırıp öyle mi? der gibi baktım. Elini sertçe omzuma vurduğunda geriye sendeledim hafifçe. Omzuma bakıp geri yüzüne baktım ve dilimi şaklattım.
"Sana yakışmıyor."

ONSRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin