6.BÖLÜM

264 204 62
                                    

"Hayatımda hiç bu kadar mesut olduğumu, içimin bu kadar genişlediğini hatırlamıyordum. Bir insanın diğer bir insanı, hemen hemen hiçbir şey yapmadan, bu kadar mesut etmesi nasıl mümkün oluyordu?"

Sabahattin Ali, Kürk Mantolu Madonna


NF - Remember This

***

"Şu kırmızıyı sökersem her şey hallonulacak!" kendi kendime söylenip duruyordum. Dikkatlice kırmızı ince kabloyu, tekrar birleştirilecek şekilde kopardım ve derin bir nefes alıp kafamı kaldırdım. Bu şehrin en büyük hurdalığına gelmiştim ve burada bir iki kişi dışında kimse yoktu. Arabayı, hurdalığın çok ötesine park etmiştim.

Elimdeki GPS'yi keyifle cebime koydum ve saklandığım hurda arabanın yan kısmından tekrar etrafı gözetledim. Buraya geleceklerinden adım gibi emindim çünkü sinyali en son burada almış olacaklardı. Onları hurdalığa getirmemin sebebi ise, onlar buraya layıktı!

Uzaktan gelen araba sesleriyle yerimde dikleştim ve boynuma astığım dürbünle giriş kısmına baktım. Tahmin ettiğim gibi onlar gelmişlerdi ve üç arabaydılar. Geniş, hurda olan arabanın arkasına saklanıp eğildim ve elimdeki GPS cihazını elimden geldiğince uzağa fırlattım.
Hafifçe gülümseyip oturdum ve birkaç dakika geçmesini bekledim. Onların eşgallerini az çok çözüp araştırma yapacaktım.
Tekrardan kafamı kaldırdığımda hurdalığın meydanında üç arabayı da durduklarını gördüm. Arabadan inmiş, hararetli bir şekilde konuşuyorlardı. En başımdn beri peşime takılmışlardı -daha doğrusu Merve'nin peşindeydiler.- ve kendi kazdıkları kuyuya kendileri düşmüşlerdi.
Birkaç adam etrafı aramak için geri çekildiğinde ortada, adamlara emir veren Kadir'i görmemle sessizce küfür savurdum ve telefonumu çıkartıp fotoğraflarını çektim. Bir süre daha ne yaptıklarını izledikten sonra kendimden emin bir şekilde gülümseyerek geriye çekildim ve arka taraftaki çıkışa doğru ilerledim. Beni göremeyecekleri kadar uzaktaydım.

Arabamın yanına geldiğimde boynumdaki dürbünü hızla çıkardım ve şöför koltuğuna oturup, torbidoya yerleştirdim. Kontağı çalıştırıp fotoğraflara son kez baktım ve hızla Merve'yi arayarak yola koyuldum.

"Oğulcan, iyi misin? Nerdesin sen sabahtandır?" diye endişeli sesini duyunca derin bir nefes alıp geriye yaslandım.

"İyiyim, merak etme. Seninle küçük bir işim var. Nerede buluşabiliriz?" diye sordum dikiz aynasından arkayı kontrol ederken.

"Ah, bana gelebilirsin. Konum atarım birazdan."

"Bekliyorum."diye yanıt verdikten sonra telefonu kapattım ve konumu bekledim. Kemerimi taktıktan sonra biraz eğilip hurdalığa doğru baktım. Burdan görünmüyorlardı fakat buraya kadar gelmelerine gülmüştüm. Kendilerini akıllı sanıyorlardı ve devletten gizli işler yürütmeye çalışıyorlardı. Halbuki devletin her türlü onlardan katbekat büyük olduklarından habersizlerdi.

Telefonuma gelen mesaj sesiyle hızla ekranı açıp Merve'nin gönderdiği konumu, arabanın ekranında aratıp en yakın yol konumlarına baktım. İçimde oluşan rahatlıkla, hafifçe geriye yaslanıp kısık sesle müzik açıp yola koyuldum. Aklımda birkaç plan vardı ve umarım çöp olmazdı.

***

"Ellerine sağlık."

Oturduğum sandalyeden kalkıp boş tabağımı tezgahına koydum ve geri çekildim. Merve'ye geldiğimde daha kapıdayken mis gibi yemek kokuları gelmişti. Aç değildim fakat ev yemeklerimi fazlasıyla özlemiştim ve Merve'nin ısrarı sonucunda fazlasıyla yemek yemiştim.

ONSRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin