.・。.・゜✭・28.günün devamı.・。.・゜✭・

945 135 258
                                    

Biz orada öylece dururken Jeongin etrafa bakınıyordu. Birkaç dakikanın ardından gözleri büyüdü ve eliyle bir tarafı işaret etti. İşaret ettiği yöne baktığımızda ilk başta bir şey göremedik ama dikkatlice baktığımızda
kaybolmuş küçük bir kulübe olduğunu fark ettik. (klişeleri sevin)

Hepimiz kulübeye bakıyorduk, oldukça eski gözüküyordu.

"Ya tehlikeliyse?" Hyunjin konuştuğunda ona hak vererek kafamızı salladık. Yağmurdan kaçmaya çalışırken doluya yakalanabilirdik.

Felix saçlarını karıştırıp hafifçe öksürdü.

"Denemeliyiz." Ona hayranca baktım ve bu işin ne kadar uzadığını düşündüm. Belki ona geçmişi anlatmam yanlıştı, öyle olsa dahi bilmeye hakkı vardı. Birkaç kez anlatmaya çalışsam da her seferinde bir sorun çıkmıştı, doğru zaman gelmiyordu. Belki bu kulübede bir şeyler değişebilirdi, yüksek ihtimalle değişecekti de. Ama sorun şuydu ki, beklediğimiz değişim iyi yönde olmayabilirdi. Son zamanlarda yaşananlar olumlu bakmama engel olurken başka bir şansımız olmadığı kafama dank etti.

Öne çıktım ve Felix'in elini yavaşça kavradım, şaşkın gözlerine hafif bir tebessümle baktım.

"Önden biz gidelim Lix, hadi."

Diğerleri bize gülümsediklerinde Felix de kafasını hafifçe eğip güldü. El ele kulübeye ilerlerken bizi gören çiftler de aynı şekilde el ele geliyorlardı. Chan hyung ise Jeongin'in omzunu sıvazlıyordu.

Kapının önüne vardığımızda birkaç saniye tahta kapıya baktım, bu kulübede sadece 2 gün geçirmeliydik. 2 gün boyunca hayatta kalabilirsek 30.günün bitmesiyle özgürleşecektik. Bir polise gidebilecek, birilerine haber verebilecektik. 48 saat az gözükse de öyle değildi.

Düşüncelerime ara verip tuttuğum eli hafifçe okşadım, diğer elimle kapıyı ittirdiğimde gıcırdayarak açıldı.

Korksam da kafamı kaldırıp evin içine baktım. Şaşırtıcı derecede sakin ve güzeldi. Eskiydi fakat kötü bir halde değildi. Kahverengi tonlarında döşenmişti, küçük kanepeler ve yine küçük bir boyutta şöminesi vardı. Krem tonlarında bir halı, orta büyüklükte 2 pencereye sahipti. İçeri girip evin içinde gezdiğimde salon dışında sadece mutfak ve tuvalet olduğunu gördüm. Muhtemelen yaşlı bir çift vardı, lakin o sırada aklımda bir soru belirdi. Neden bir yatak odası yoktu? Burada yaşayanlar salonda mı yatıyorlardı?

Bunları düşünürken mutfağa girdim. Tozlanmış tezgaha elimi dokundurduğumda gelen tozla hafifçe öksürdüm. Hala elini tuttuğum Felix buzdolabına ilerlemişti. Peşinden gittiğimde dolapta konservelerin olduğunu görüp sevindim. Tahminen şehire uzak olduğu için dolaplarını konservelerle doldurmuşlardı. Tozlu olsa dahi eşyalar vardı, onları yıkayabilirdik. Musluğu açtığımda su aktığı için şükrettim, su baya soğuk olsa da sorun etmedim ve Felix'le beraber tuvalete ilerledim.

Tuvalete ilerlerken en başından beri bizi takip eden çocukları yeni fark ettim, odağım sadece Felix'te olduğu için onları unutuvermiştim. Diğerleri de bizimle beraber kulübeyi geziyorlardı. (diğer üyeler)

Tuvaletin kapısını açtığımda orası da temizdi, çok büyük değildi fakat küçükte değildi. İdealdi, aklımda bir soru daha belirdi. Sanki biri evi özel bir şekilde düzenlemiş, temizlemişti. Eğer evi terk edeceklerse neden bu kadar düzgün bir şekilde bırakmışlardı? Her şeyi kabul etsem de dolabın içinin dolu olması hâlâ tuhaf geliyordu. Şömine için odunlar bile hazırdı, adeta birini bekliyorlardı. Uzun süredir kimsenin girmediği bariz olmasa, birilerinin hâlâ burada olduğunu düşünebilirdim.

İstemsizce yine düşüncelere dalmıştım, bu kadar fazla düşünmek saçmaydı. Neticede kalacak bir yer bulmuştuk.

"Güvenli gözüküyor. Yiyecek, temiz su ve gerekli her şey var. Mükemmel, gerçekten şanslıyız çocuklar. Şimdi yapmamız gereken tek şey 2 gün boyunca burada yaşamak ve yakalanmamak için dua etmek." Chan hyung tebessümle konuştuğunda kolunun beter bir halde olduğunu gördüm, Felix'in elini hafifçe bırakıp evde ilk yardım seti aramaya başladım.

Tuvaletteki dolapta bir sargı bezi ve gerekli eşyaların olduğunu görünce buranın asıl sahiplerine tekrardan teşekkür ettim ve salona ilerledim.

"Hyung, otur hadi. Kolun kötü bir durumda." Seungmin gelmiş ve elimden eşyaları almıştı, ona baktığımda gülümseyip konuştu.

"Bunu ben halledebilirim, sen de yaralısın. Lix, senin bileğin ne durumda? Yürüyebiliyor musun?"

"Gayet iyiyim, sorun yok." Sıcak bir gülümsemeyle cevapladığında gözlerinin kısılışını izledim.

Seungmin üyelere bakıp tekrar konuştu,

"Yarası veya başka bir rahatsızlığı olan var mı?"

Herkes kafasını hayır anlamında salladığında Seungmin önce Chan hyungun yanına gitmişti. Kana bulanmış ve yıpranmış sargıyı çıkartırken Chan hyung sessiz kalmaya çalışıyordu. Seungmin nazik bir şekilde pansuman yapıp sardığında Chan hyung arkasına yaslandı. Kimbilir ne kadar canı acımıştı.

Bana geldiğinde reddetmek için ağzımı açmıştım ama o parmağını iki yana sallayarak beni susturdu. Gülümsedim ve kafa salladım.

Aynı ustalıkla koluma pansuman yapıp birkaç yara bandı yapıştırdığında Chan hyungla beraber ona teşekkür etmiştik.

"Şimdi güvende miyiz?" Jisung konuştuğunda Minho hyung onun elini tuttu.

"Tam olarak değil bebeğim, hala iki günümüz var."

Jisung kafa sallayıp ona sarıldığında Hyunjin sesli bir şekilde oflamıştı. Seungmin dayanamayıp ona sarıldığında Chan hyung sahte bir sinirle bağırdı,

"Neden kimse bana sarılmıyor?!!"

Hepimiz canını acıtmamaya özen göstererek ona sarıldığımızda bir grup sarılmasının her şeye iyi geldiğini düşündüm.

Hâlâ kurtulamadığımızı biliyorduk ama çoğu bitmiş azı kalmıştı. Şu an mutlu ve huzurluyduk.

"Artık uyuyalım, çok uykum geldi." Jeongin esneyerek konuştuğunda Chan hyung bir bebek sever gibi yanaklarını sıkmıştı.

"Tamam, hadi uyuyalım."

"Hepimiz salona nasıl sığacağız ki?" Düşündüğüm şeyi dile getirdiğimde Felix ayağa kalktı ve konuştu.

"Sarılarak yatabiliriz! Sizi çok özledim~" Sona doğru dudaklarını büzdüğünde gülümsemem genişledi, o çok güzeldi.

Hepimiz aynı enerjiyle kafa salladık ve kanepenin üstündeki battaniyeyi yere serdik. Salon yeterince büyük olduğu için sıkışmadan yattık ve diğer battaniyeyi de üstümüze örttük. Tam olarak bizi ısıtamasa da kalbimizin sıcaklığı bize yetiyordu.

--------

🤱🤱🤱🤱🤱

Hellevator -skz- (√)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin