♛
♫ Özlem Tekin – Dağları Deldim ♫
4.Bölüm: Ben Hiç Mutlu Olmadım...
İnce ince işlenen tığ gibi benim yüreğime acıyı nakşettiler.
Sineme yara açtıklarını kendime itiraf etmekten ne kadar kaçarsam kaçayım göğsümde hissettiğim muazzam acıyla sarsıldığımda tepetaklak oluyordum. Anlam veremeyeceğim kadar acı doluydu içim.
Sanki birileri içeride ve canımı nasıl yakacağını biliyormuş gibi her bir kemiğime ayrı dokunuyor, etime iğneleri batırarak beni paramparça ediyordu. Acı her yerdeydi ve bu acı asla fiziksel değildi.
Zor zamanlar yaşamış, ağır badireler atlatıp bugüne kırık çıkığımla ulaşabilmiştim. Nitekim hiçbiri bu iki gün kadar iğrenç, havsalamın almayacağı kadar rezil olmamıştı.
Kuytu köşede gizledikleri nezaketlerine erebilselerdi, insanlık kudretinden asla şüphe duymazdım.
Beni her anlamda şaşırtmayı, insanın güdülerinde daha ne olabilir sorgusuna kadar itebilmeyi başarmışlardı. Sadece iki gün içinde!
Henüz bir görevle başlamış yabancı bir kadına nasıl bu kadar nefretle yaklaşabilmişlerdi, düşün düşün içinden çıkamıyordum. Önyargının en çirkin yüzüyle bu insanlar sayesinde tanışmıştım. Yeni başladığım hiçbir işimde bu muameleye maruz kalmadığımdan belki de bu denli incinmiştim.
Çünkü olması gereken buydu. Yadırganmadan, mesafeli de olsa kabul görmem gerekiyordu. Aksi gibi ben onların kokuşmuş içlerini bilmeden yanlarına samimiyetle yaklaşmış, konuşmaya çalışmıştım.
Maya bozuk olunca...
Zamanın durmasını istediğim nadir anlardan biriydi bugün. Keşkelerimle yalnız kaldığım o küçük Yasemen idim bugün... O kırılgan küçük kız çocuğuydum.
Keşke inmeseydim. Keşke onlara insan gözüyle bakıp iki çift laf etmeye çalışmasaydım. En azından bu iğrenç hareketlerine maruz kalmazdım. Kıraç'ın dediği gibi onların bana gelmesini sağlardım.
Ben öyle değildim. Boktan kalıplara giren bir insan olmadım hiç.
"Şu an takarak onları önemsediğini gösteriyorsun, farkında mısın?"
Zerrin'in öfkeli sesi uzaklardan gelen bir çığlık gibiydi. Beni düşüncelerimden ışık hızında çeken bu ses tam olarak dibimdeydi.
Evet, haklıydı. Tam da dediğini yapıyordum ama elimde değildi. O anları beynimden resetlemem için hafıza kaybı geçirmem gerekti.
"Önemsemek değil Zerrin. İnsan kendine konduramıyor," dedim kaşlarımı çatarak. Bağırmak istiyordum ama kime bağıracaktım? "Kendime konduramıyorum. Hak ettiğim bu değil. Ben bunu yaşamak zorunda değilim. Değersiz bir varlıkmışsın gibi sana bakıyorlar. Üstünlük taslıyorlar. Seni göz göre göre eziyorlar."
Yeşil gözlerinde bana yapılan rezalete karşılık öfke vardı. Sözleriyle teselli etse de kendi içinde kavrulduğuna emindim. Zerrin onlarla tanışmıştı da.
"Terbiye edilmemişi sen niye kendine sorun ediyorsun?" diyerek ellerimi sıkıca tuttu. "Kabullenememeni, öfkeni anlıyorum. Hepsinde haklısın. Ama onlar senin gidişinle zaferini kutlarken sen burada kendini yemeden içmeden kesemezsin."
İştahım yemek için müsait değildi. Midemin inzivaya çekildiğini söylemedim. Hoş söylersem de bir şey ifade etmeyecekti. İşten çıktığım gibi evime gelmiş kendimi odama kapatmıştım. Canım sıkkın olduğu zaman kendimi yememek için hemen uyumaya koşardım. Uyku beni birkaç saatlik kendimi yeme psikolojisinden uzaklaştırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR ADAMIN DAĞINIK YATAĞI
HumorSesimi duyuyor musun? Yitip gitmeden sana sarılmalıyım. Gün geceye kavuştuğunda geç olabilir sevgilim... Sesimi duyuyor musun? Sesimi duymalısın; ben ellerinden kayıp gitmeden, soğuk bir gecede uçurumdan aşağı düşmeden, soluğum kesilmeden... ve ben...