♛ AYKIRI

15.3K 963 626
                                    




Tuğba Yurt – Benim O

9.Bölüm: Ben Seni Paylaşmak İstemiyorum!

Karanlığıma ışık mı yakılmıştı? Kimin ışığı olduğundan eminmiş gibi kutlama havasına girebilir miydim?

Yalın Aktaş beni sersemlemiş halde izlerken Kıraç Gökdeniz'in sözleri üzerine keyif çatamazdım. Kendimden ittiğim adam hayal kırıklığıyla dolup taşarken ben endamına kapıldığım adamın arkasından dans edemezdim.

Neden o cümleyi kurduğunu da anlamış değildim. Her şey çok garipti...

Yalın, soluk benziyle bana doğru gelirken bir adım geriledim. Duyduklarından hoşnut olmadığı her haliyle belliyken ve bana ne diyeceği meçhulken nasıl bir karşılık verecektim?

Kendimi yolunu şaşmış bir göç kuşu gibi çaresiz hissettim.

"Gitmeliyim."

Nereye diye sormama kalmadan yanağıma kaçamak bir öpücük bırakıp arkasına bakmadan asansöre uzun adımlarıyla yürüdü. Cam kapıyı geçtiğinde nefesimi acıyla üfledim.

Neler olduğunu anlamazken ona nasıl bir açıklama yapacaktım ki...

İkiletmek istemediğim patronumu hatırlayınca oflayarak toparlandım. Seni dünden beridir görmedim demesinin makul bir açıklaması vardı herhalde. Yoksa karaları bağladığım gemimi sefere çıkaracağım.

Afallamış halde dolu kolumla patronumun odasına yürüdüm. Yalın olmasaydı bu odaya girişim çok daha tehlikeli duygularla dolu halde olacak zannımca bana baş edemeyeceğim belalar getirecekti.

İkinci haftamın ortasında Çarşamba günümü yayınevinde bir rezaletle sonlandırmak istemiyordum. Buradan çıktığım gibi Yalın'a koşacaktım. Hoş beni kabul edeceğinden şüpheliydim.

Zaten birbirimizin bakıcısı değiliz diyerek onu kızdırmıştım. Yalın ikimiz için daha umutlu ve istekliydi. Bense kendime güvenemediğimden bir ilişkiye hazır değilim diyerek onu her defasında öteliyordum.

Korkum sadece Yalın'ı kaybetmekti. Cepte tutmak değil...

"Haydi bismillah! Bakalım bugün ne kadar sinirleneceğim?"

Kendi kendime durum tespit bildirimini yaparak açık kapıdan içeri süzüldüm. Kahvesini istemediğimi fark ederek burnumu buruşturdum ve istemsizce ona doğru yürüdüm. Elleri kolları durmuyor, iMac'in ekranını kontrol ederken öte yandan gömleğinin kollarını katlıyordu.

Durup kendimi dinledim. Gömlek katlama seansı beni bugün heyecanlandırmadı. İç sesim çıldırmış gibi ona övgüler yağdırmıyor, sevgilisi olan bir adamı edepsizce arzulamıyordu.

Ben galiba hafiften tırlattım.

"Misafirin mi vardı?"

Hıı? Bana mı soruyordu? Kahverengi gözleriyle buluştuğumda sersemledim. Bana bir yabancıymışım gibi bakmasını beklerken ilgiyle yanıtımı bekliyordu. O melül gözlerin ilgisi gönlümü hoş edince sevindim. Hayır, daha tırlatmamıştım.

Sabırla bekleyen patronumun bir laf sokmadan beklemesine şaşırarak, "Evet." Diye yanıtladım sonunda.

"Gitti mi?"

"Evet."

Cevabımdan oldukça memnun kalarak avuçlarını birbirine sürttü. "İyi, şimdi şu sandalyeye otur ve dünden beri kaçırdığım ne varsa bildir. Bugün yoğun olacak, sana geleceğini haber etmediğim birkaç misafir ağırlayacağız Yasemin."

BİR ADAMIN DAĞINIK YATAĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin