14. Bölüm

4.9K 419 117
                                    

Ra

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ra

Seth'in birbirine sımsıkı bastırdığı kırmızı dudaklarına bakarken ruh halini düşündüm. İnsanın bir kardeşinin, bir rakibinin daha olması ne anlama geliyordu? Kardeşlik duygusu nitekim en güzel şeylerden biriydi, ama burada değil. Seth'in yeni bir düşman daha edindiğini anlayacak kadar biliyordum hanedanlık tarihini.

Aramızda konuşan tek şey rüzgarın acıklı fısıldayışlarıydı. Arabayı benim sürmemi istediğinde ona buna gerek olmadığını söylemiştim. Kafasını biraz da olsa dağıtması gerekiyordu ve sonra suskunluğa gömüldüm. Zihninin ne denli gürültülü olduğu, yüzündeki soğukluktan anlaşılıyordu.

Elimi Seth'in elinin üzerine başımı ise onun omzunun üzerine bıraktım. Kokusu ciğerlerimi huzurla dolduruyordu. Bir an için gözlerimi kapattım bu kokuyla. Bir gün onun yaşamayacağı, hayattan koparılacağı ihtimali beni kendi ölümümden daha çok korkutan tek şeydi. Ona böylesine kısa bir sürede bağlanmış olmam delilikti belki, ama hayatım boyunca hayallerimi süsleyen bu adam karşımdayken, ona nasıl direnebilirdim ki? Ve neden direnmeliydim?

Gözlerimden dökülen bir damla yaş dudaklarıma indi ve tuzlu tadın kanıma karıştığını hissettim. Başımı kaldırdığımda Seth'le göz göze geldik. Elimin tersiyle az önce gözyaşımın yol bulduğu yanağımı sildim ve zoraki gülümsedim.

Birkaç dakika sonra istediğimiz yere gelmiştik ve Seth arabadan inerek elini bana uzattı. Elimi onun avucuna bıraktım ama arabadan inmek için herhangi bir girişimde bulunmadım.

"Ölmeni istemiyorum." dedim, kelimeler dudaklarımdan kendiliğinden dökülmüştü.

Seth gülümsedi "Ölmeyeceğim."

Seth bana yaklaştı ve koltuk altlarımı tutarak yere indirdi. Yanında yürürken o muhteşem, devasa yapıtı gördüm. Seth'in annesinin mezarının burada olduğunu bilmiyordum daha düne kadar. Seth'in tarihini bile bilmiyordum. Seth yanımda yürüyen, yaşayan bir tarihti tüm varlığıyla.

Seth elimi hala tutuyordu ve parmaklarımı onun parmaklarına kilitledim tozlu yolu geçerken. Bir an için gri gözleri benim gözlerimi buldu, o anda ayağım ufak bir taşa takıldı ve ileriye doğru adım atmaya çalışırken yalpaladım. Seth belimi tutarak beni düşmekten kurtardı.

"Çölde bile taşa takılmayı nasıl beceriyorsun?" dedi kısık bir sesle.

Dizlerimin üzerine çöktüm ve hafifçe yaralanan parmaklarıma baktım "Dikkatimi dağıttın çünkü."

"Parmaklarının kanadığını da söylersen tamamen lanetli olduğunu düşünmeye başlayacağım." dedi.

Ayağa kalktım "Hiçbir yerim kanamıyor."

Seth kısık sesli bir kahkaha attı "Yalan söylemeyi becerebilsen bir de."

Omuzlarımı silktim ve koşarak heykellere ilerlemeye başladım. Heykeller benim onlarca katım büyüklüğündeydi. Kollarımı iki yana açtım ve Hatşepsut'un görkemli mezarının karşısında kendi çevremde birkaç kez döndüm.

Asenath | Firavun'un Ruhu ♡ 𝐃𝐔̈𝐙𝐄𝐍𝐋𝐄𝐍𝐈̇𝐘𝐎𝐑Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin