18. Bölüm

14K 681 33
                                    

Sedef şu anki durumuna inanamıyordu! Resmen koloni halinde gidiyorlardı çekime. Aslında koloni halinde gitmiyorlardı. Fazladan sadece Tuna peşlerine takılmıştı. Ama tek başına bir koloniye bedeldi adam... O rahatsız edici sesiyle "Ben de geleyim bugün sizle, işim yok nasıl olsa, Pelin'i görmüş olurum" demişti Özge'ye. Sedef o sırada ağzını açıp bir şey diyecek konumda olmadığı için susmak zorunda kalmıştı. Ne de olsa Tuna derginin can damarlarından biriydi. Kendisi ise işe yeni girmiş bir fotoğrafçı. Özge de sadece bir muhabirdi. "İyi tamam" demekten başka bir seçenekleri olmamıştı. Şimdiyse çekimin yapılacağı otele gelmişler, bahçesindeki büyük gri merdivenlerden iniyorlardı. Sedef bugün de sahildeydi ne yazık ki. İyice su kenarı insanı olmuştu. Gerçi Boğaz ona Mehmet'i hatırlatıyordu. Ne de olsa Boğaz kenarında tanışmışlardı.

Suat Akgün'ün hiçbir masraftan kaçınmadığını otelin görkemli bir şekilde hazırlanmasından anlamıştı. Özge Sedef turist gibi hayranlıkla etraflarına bakarken Tuna hala telefonda sevgilisi ile konuşuyordu. Daha doğrusu bağıra bağıra tartışıyordu. Otelin giriş kapısında onları bir adam karşıladı. Özge ve Sedef'e bakarak "Hoş geldiniz. X dergisinden değil mi?" diye sordu. Özge adamın kendisine uzattığı eli sıkarken "Evet Özge Yüce ve Sedef Özer," diye açıkladı. Adam Sedef'in de elini sıktı. Sonra bağıra bağıra telefonla konuşmakta olan Tuna'ya baktı eğilip. Özge hemen açıklama ihtiyacı duyarak "Tuna Erden, Moda ve Stil danışmanımız. Onun geleceğinden haberleri yoktu ama Pelin Hanım'ın arkadaşıymış zaten kendisi," dedi Tuna'yı göstererek. Adam anlayışla başını sallarken "O zaman buyurun bu taraftan" diyerek onları yönlendirdi. Adam önde, Sedef ve Özge onun arkasında yürüyorlardı. Onların gitmekte olduğunu fark eden Tuna da son anda peşlerine takılmıştı. Sesini biraz daha kısmıştı ama hala tartışmaya devam ediyordu. Sedef ensesinde onun sesini duydukça daha çok hayattan soğuyordu. Tüyleri korkuyla ürperiyordu hatta. Zamanında bu adamı öpmek istediğine inanmak istemiyordu!!!

Otelin lobisinde bile inanılmaz bir koşuşturmaca vardı. Bazen duraklayıp insanlara yol vermek zorunda kalmışlardı. Arka kapıdan çıkıp havuz kenarına doğru ilerlerken beyaz süslere bezenmiş şekilli şimşirlerin arasından falan geçtiler. Oldukça otantik bir oteldi. Osmanlı motifleriyle döşenmişti çoğu yer. Zaten otel binası da eskiydi. Sarayı andıran bir dış görünüşü vardı. Ama denizin yanına yapılmış olan havuz fazlasıyla moderndi. Kokteyl için havuz başı hazırlanmıştı. Düğün için ise havuzun yanındaki davetler için ayrılmış geniş alan düşünülmüştü. En az 750 kişiyi ağırlayacak kadar iddialı görünüyordu. Belki de 1000 kişi alırdı... Her taraf mor beyaz çiçeklerle döşenmişti. Masalar özenle hazırlanmıştı. Her şey ilk defa kullanılıyor gibi ter temizdi.

'İnsanlar bir düğün için bu kadar para harcıyorlar. Ardından da 1 sene sonra boşanıyorlar. Sonra olan da benim gibilere oluyor,' diye düşündü Sedef içinden. Suratını asmamaya çalıştı. Havuzun diğer yanındaki küçük kafe bar gibi yerde; bir masada, Pelin Karayel ve Suat Akgün oturuyordu. Yanlarında 2 kişi daha vardı. Sedef havuzun diğer ucunda olmasına rağmen düğün planlamacısının gürültüyle herkese emir veren sesini duyabiliyordu. Tuna'nın sesini bastırabilecek birileri çıkmıştı anlaşılan.

Masaya iyice yaklaştıklarında Pelin gelenleri fark etti. Biraz eğilip arkada Tuna'yı görünce "Aaa!? Tuna? Senin ne işin var burada?" dedi ayağa kalkarken. Üzerindeki kabarık gelinliğe rağmen hareket etmede sorun yaşamaması hayli ilginçti. Zira Sedef öyle bir şey giyiyor olsa yapabileceği en iyi şey ayakta durmak olurdu...

"Tatlım!! Sana sürpriz yapayım dedim. Nasılsın? Çok güzel görünüyorsun! Vera Wang almışsın!" Suat ilk önce Pelin'in bir erkeğin adını seslenip ona doğru gitmesini yadırgasa da, Tuna'dan çıkan sesi ve onun konuşma tarzını duyunca rahat bir nefes verdi. Sedef bu anı yakaladığı için çok mutlu oldu. Kıs kıs güldü kimseye çaktırmadan.

AŞKTAN KARELERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin