EPİSODE 10

44K 1.9K 1.4K
                                    

Selam güzellerim🤍

Umarım beğenirsiniz... Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın olur mu? 🤍🥺

EPİSODE 10

Yolunda yorula yorula koştuğum zamanlar uğruna,

Uğrunda göğsümün kaburga kemiklerini tutuşturduğum kordan bir yangınla...

Dizlerimin üstüne çökmüş sığınıyorum sana.

Dokunduğun an tenini harlayan bir başka ten...

Bu bana çok uç gelirdi.

Öyle uç gelirdi ki beni yakanın cehennemden başka bir yer olmayacağına inanırdım. Öyle sanırdım...

Şu ana dek.

Anın içinde sıkışıp kül olmaya başlarken.

Cehennemde yanıyordum evet ama bu cehennem bir adamın etiyle ve kemiğiyle var olmuş,  bütünüyle içine hapsolmuştu.

Elimin altında duran göğsü haviye ateşinden çalınma yangınla beni tutuştururken parmaklarım içe doğru büküldü ve göğsünün üzerinden kalbinin üstünde duran elim yumruk oldu.

Yangını gözbebeğine sıçrayan yeşil gözleri tuttuğu bileğime düştü ve başparmağı belli belirsiz bileğimin içini okşadı.

"Bilekliğin," diyecekti ki seslice nefes alarak, "Bilekliğim," diye mırıldandım. "Onu istiyorum."

Güler gibi burnundan sert bir nefes verdi. "Birbirimizden alacaklıyız desene, ay ışığı."

"Bende, sana ait bir şey yok."

"Öyle mi dersin?"

Bileğimi tutan eli, elimi daha da kalbine bastırırken bir adım daha attı ve aramızdaki mesafeyi neredeyse tamamen kapattı.

"Çakır..." Dişlerimi sıktım. Bileğimi çekmeye çalıştım ama bırakmadı. "Benim olanı bana geri ver."

"Benimkileri verirsen neden olmasın?"

"Çıkarcı mısın sen ya?"

"Yok," dedi derinden gelen bir sesle. "Sadece kısasa kısas anlayışım var. Benden aldıklarına karşılık senden aldıklarım... Ve de alacaklarım." Sertçe yutkunurken kirpikleri kısıldı. "Alacaklarım diyorum çünkü hâlâ benden aldıklarınla terazide ağır basıyorsun."

Kafasını eğdiği an sıcak nefesi sus çizgime çarptı. O boşluğu nefesinde taşıdığı yangınla doldururken, "Şimdi git Ferimah," dedi kısık, boğuk bir sesle. "Git ve düşün. Benden aldıklarını da alacaklarını da."

Dilimi ısırdım. "Ne dediğini bile bilmiyorsun."

"Çünkü aklımı yitiriyorum. Öyle bir yitiriyorum ki... Ferimah, bitiyorum." Saçları alnıma sürtündü usulca. "Az kaldı, yok olacağım."

Dudaklarının her hareketi gözlerimin üzerine düşmesine neden olurken bu yakınlığın girdabına kapılmamak adına birden elimi çekiştirdim ve ondan uzaklaşarak bu yakınlığa son verdim.

"Seni çözemiyorum ve çözmek zorunda da değilim," diye fısıldadım. Yutkunma ihtiyacıyla yanıp tutuşabilirdim, eğer ki yeşil gözlerind kül olmasaydım. "Madem yok oluyorsun... Hiçliğe karışmadan boşluğumu doldur. O bilekliği istiyorum."

DEHARİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin