Dağınıklığımı seviyorum, dağılmayı seviyorum. Eşyaların, hatıraların etrafa saçılmasını seviyorum. Bana yaşadığımı hissettiriyor. Saçma bir düzen içinde kendi evimde dahi dağılamamaya gıcık olduğum kadar yayılmayı seviyorum.
İki gün önce kapıma bırakılan broşürün hala masanın üstünde durmasını, boş su şişesinin onun yanında duruşunu ve hemen ötesindeki ürün kataloğunu onlarında ardında duran yarısı dağılmış yarısı bardakta duran kalemlerimi seviyorum. Koltuğun üstünden kaldırmadığım battaniyenin orada duruşunu seviyorum. Benim evimde birinin benden habersiz dağınıklığımı düzeltmeye çalışmasına sinir oluyorum. Çünkü ben her akşam eve geldiğimde o battaniyenin orada durmasını, benim bıraktığım gibi kalmasını istiyorum. Müdahale edilmesin, ona başka biri yer seçmesin
Bakmayın siz benim eşya dağınıklığıma hatıralarım da böyledir benim. Hepsi hafızamın farklı köşelerinde belkide en olmayacak yerlerdedir. Bir hatıranın yanında çok alakasız başka bir anım vardır. Ama ben koymuşumdur onu belki de daha çok yakıştırmışımdır onun yanında durmasını.
Anılar, insanlar, eşyalar, olaylar hep dağınıktır bende. Ama bakmayın dağınıklığına hala bendedir, saklarım hepsini içimde, hafızamda.
Benim koyduğum yerden bir başkası alıp kendince bir yere koymasın ya da bulamasın diyedir belkide dağınıklığım.
Dağınıklığım düzenimdir benim belkide. Sizin anlamadığınız bir düzen.
Dokunmayın dağınıklığıma. Seviyorum kaybetmeyi kendimi dağınıklığımda. Sanmayın ki ben dağılıyorum, hayır, sandığın gibi değil, dağınıklığım dağılmışlığım değil...
-Melda

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Bey'in
Poetry"Küçük bir Beyefendi, düşüncelerini yazarken belki sizde orada olursunuz." Okunacak o kadar sayfa varken hepsini bir güne sığdırma. Sonbahar kapıdayken sıkıldıkça oku.