Bölüm 18

112 10 22
                                    

BORA

Kızlarla kapının önünde buluştuğumuzda hepimiz hazırdık. Gahyeon arabalardan birisinin takip cihazını devre dışı bırakmıştı. Her arabanın takip cihazı vardı. Bir araç kaybolursa ya da araca son binen kişi kaçırılırsa diye.

Önlem önlem önlem...

Buna önlem arasında elimizi kolumuzu sallaya sallaya çıkmamıza izin verilmesi biraz garibime gitse de, tek istediğim burayı terk etmek olduğu için umursamamıştım.

Hoseok'un her zaman farklı olduğuna inanmıştım. Ya da inanmak istemiştim. Hepsi aynıydı. Aynı şeyin farklı renkleriydi. 

Yoobin şoför koltuğuna geçerken ben de yan tarafına geçmiştim. Kızlar da arkaya bindiğinde Yoobin fazla beklemeden arabayı çalıştırmıştı. Otoparktan da bir sorun olmadan çıktığımızda, beynimde çalan tehlike alarmlarını susturdum. Gidiyorduk. Geçmişimizi her şeyi arkamızda bırakıyorduk. Sevdiğimiz adamları, anne olarak gördüğümüz kişi, güvendiğimizi daha doğrusu güvenebileceğimiz insanları arkamızda bırakıyorduk.

Nana benim için hiç sahip olmadığım annem gibiydi. O beni bulduğunda on yaşımdaydım. Diğer kızlarla benzer şekilde. O gün öz annem, beni kullanarak uyuşturucu satmaya çalışıyordu. Her zaman olduğu gibi. Benim en büyük hayalim, bir gün babamın gelip beni cadı annemden kurtarmasıydı. Ne garip değil mi? Bir iki sokak ileride oturan on yaşındaki çocukların hayali oyuncak ya da ne bileyim o yaşa uygun şeylerken ben öz annemden, beni doğuran kadından, kurtulmak istiyordum. 

Ve sanırım o gün, iyi günümdeydim. Annem beni elime tutuşturduğu küçük poşetle parkın karanlık köşesine yollarken, Nana çıkagelmişti. Benim kahramanım... Beni o kadından kurtarmıştı. Onun yapmadığı her şeyi yapmıştı. Beni sevmişti, bana iyi davranmıştı, on yıllık hayatımda ilk kez düzgün bir yatağım olmuştu. Hayatımı ona borçluydum. Eğer biyolojik annemle kalıyor olsaydım, şuan beni uyuşturucu bağımlısı yapmıştı belki de daha beteri... Kim bilir? 

Bu yüzden onun için iyi bir şeyler yapmalıydım. Ona karşı olan borcumu ödemeliydim. Ben de antrenmanlara başlamıştım. Ah tabii bu arada Nana, her gittiği görevden yeni bir kız getiriyordu. İlk başlarda nefret ettiğim ama şuan her şeyim olan altı aptal, Yoobin hariç o aptal değil o hayatımda gördüğüm en zeki insan, kızı vermişti bana. Kızlarla beraber pratiklere başlamıştık.

Bir süre sonra, grubumuz oluştuğunda hatta yanılmıyorsam ilk görevimize gittikten sonra Jessica bizi Bangtan'la tanıştırmıştı. İlk başta onlardan da nefret etmiştim. Evet, ilk başta herkesten nefret ederdim. Ama sonrasında hepsi ailem olmuştu. On dört kişilik koca bir aileydik. Eh tabii Hoseok biraz farklıydı. İkimiz de grubumuzun keskin nişancısıydık. Attığımızı ıskalamazdık. İlişkimiz biraz inişli çıkışlıydı. Kavga ederdik, birbirimize hakaret ederdik ama yine de gideceğimiz yer birbirimizdik. Nana'dan sonra evim diyebildiğim, benim için farklı olan tek kişiydi. Ve ben onu 2014'te o depoda bırakmıştım. 

"Bora."

"Hm?"düşüncelerime fazla dalmış olmalıydım ki, Gahyeon bana seslendiğinde irkilmiştim. 

"Gemiye geçiyoruz."onu kafamı sallayarak onayladım ve peşinden arabadan indim. 

"Pekala, tüm kameralar şuan kapalı."dedi Gahyeon elindeki telefondan birkaç tuşa bastıktan sonra.

Ma City ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin