Bölüm 7

111 14 2
                                    

SİYEON

Sonunda durduğumuzda şükrettim. Eğer biraz daha gitseydik kusacaktım.

"Arabayı yan çevir, bize kalkan yap."Yoobin'in dediği şeyle boğazımı temizleyip kendime geldim.

Taeil arabayı yan çevirdiğinde, çıkış deponun tersinde kalmıştı. Temkinli bir şekilde önden indim. Yavaşça kenara doğru gidip kafamı uzattığımda, beni gören ajanın ateşe başlamasıyla hızla geri çekildim.

"Bora."dediğimde Bora silahını hazırladı ve nişan alıp iki ajanı da bayılttı.

Biz burada iyi taraftık. Kimseyi öldürmüyorduk.

Kovanlarımızın içinde, bayıltıcı bir ilaç vardı. Vurulan kişi bayılıyordu, ölmüyordu.

Yine temkinli bir şekilde etrafı kolaçan ettiğimde temizdi.

Kızlara elimle işaret verip, yavaşça depoya girdik. Beklediğim gibi bir çatışma sesi yoktu. Aksine konuşma sesleri geliyordu.

Ve bu sesi tanıdığıma yemin edebilirdim.

"Ee Park Chanyeol? Sizin tarafta havalar nasıl?"sinir kat sayım yavaşça yükselirken derin bir nefes aldım.

"Kameralardayım."Yoohyeon elindeki telefonu bana uzattığında baktım.

Chanyeol ve grubu sandalyelere bağlı şekilde oturuyordu.

İçeride Bangtan dışında kimse yoktu. Yoongi tam odanın ortasında duruyordu.

Yaslandığım duvardan ayrılıp, yavaş adımlarla odaya girdim.

"Merhaba beyler, yetkili birisini mi arıyordunuz?"odaya girmemle tüm silahlar bana dönmüştü.

Gülümseyip, kızların arkamdaki yerlerini almalarını bekledim.

Bangtancatcher yıllar sonra buluştuğunda, durumumuz tam olarak şu şekildeydi:

Yoongi'nin pek de şaşkın olmayan suratı,
Şaşırdığı her halinden belli olan grubun küçükleri Jimin, Taehyung ve Jungkook,
Yoobin'i gördüğü anda elindeki silahı düşürecek gibi olan Namjoon,
Minji'ye sarılmamak için kendisini zor tutan Seokjin,
Yüzünde oluşan gülümsemeyi saklamaya çalışan Hoseok
ve
onlara duygusuzca bakan biz.

"Yetkiyi sana verecek kadar deli kim var orada?"Yoongi'nin cevabına karşı gülümsedim.

"Seni kovan kişiyle aynı."Yoongi duraksayıp, bakışlarını kaçırdı.

"Adamlarımdan uzak durmanız gerektiğini size nasıl anlatabilirim?"dedikten sonra bacağımdaki bıçağı çıkartıp, bağlı olan Chanyeol ve diğer üç kişinin iplerini kesmeye başladım.

Chanyeol'un kol kısmı koyu kırmızıya dönmüş tişörtünden anlaşılacağı üzere Chanyeol yaralıydı. Derin olmamasını umuyordum.

Eğilip Chanyeol'un kollarını saran ipi keserken, kolundan fışkıran kan suratıma gelmişti.

"Siktir!"tüm ipleri kestiğimde diğer üçü ayaklanırken Chanyeol gözlerini zar zor açık tutuyordu.

"Onu araca götürün, kan kaybını durdurmaya çalışın ve Taeil'e söyleyin merkeze haber versin."dedim ve onların depodan çıkmasını bekledim.

"Biliyor musun Yoongi? Ona zarar verdiğin için seni şuan öldüresiye dövebilirim."

"Ne o? Ona değer mi veriyorsun? Ah Siyeon... Aşk en büyük zayıflıktır."yumuşak sesle konuşmasına karşı aldığı cevap koca bir kahkahaydı.

"Emin ol, bunu çok iyi tecrübeledim. Sayende."dedim ve ona omuz atıp, depodan çıkacaktım ki beni kolumdan yakaladığında sinirle ona döndüm.

"Üzerinden uzun zaman geçtiği için unuttun sanırım Siyeon. Bizi bitiren sendin. Beni orada bıraktığın gün bitmişti."

Baygın bakışlarla ona baktım.

"Ah yanılıyorsun. Bizim bittiğimiz gün, beni aldattığın gündü."dedim ve kolumu kurtarıp depodan çıktım.

Ma City ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin