Bölüm 1

371 20 10
                                    

SİYEON

(Nisan 2014)

"Kızlar, biz bombaları yerleştireceğiz. Çıkın buradan."liderimiz Namjoon konuştuğunda kızlar olarak kafamızı olumlu anlamda salladık. 

Koşarak etrafı cesetlerle dolu binadan çıkıp bizi bekleyen arabaya bindik. Koştuğum için nefes nefese kalmıştım. 

Yoohyeon elindeki çantada duran paraları sevinçle gösterirken gülmüştüm.

"Ve bir görev daha başarılı!"Handong gururla konuşarak arkasına yaslandığında gülüp, kafamı onaylar anlamda salladım.

"Henüz bitmiş sayılmaz. Grubun yarısı hala içeride."Yoobin, ikinci lider olarak gayet sorumlu bir şekilde konuştuğunda bakışlarımı binaya çevirmiştim. 

Hala çıkmamışlardı.

Ama içinde olduğumuz minibüsün motoru çalışmaya başlamıştı.

"Ne oluyor?"bakışlarım Gahyeon'a döndüğünde o da şaşkındı.

"B-ben değilim."

Belime takılı olan telsizi çıkartıp, konuşmam için gereken tuşa bastım.

"Ne halt yiyorsun? Daha gelmediler!"

"Ulusal güvenlik yolda. Oradan kaçmanız gerek."Nana'nın telsizden gelen sesiyle hepimizin arasında sessiz bir bakışma geçmişti.

"Ne kadar süremiz var?"Yoobin telsizi elimden alıp konuştuğunda Nana korktuğum cevabı verdi.

"Yok. Hiç zaman yok! Çabuk birisi siktiğimin sürücü koltuğuna geçsin ve kaçın!"telsizi Yoobin'den geri alıp konuştum.

"Ama... Diğerleri-"

"Bak Siyeon, seninle bunu oturup uzun uzun tartışırdım ama şuan oradan kaçmanız gerekiyor. Tüm grubu kaybedemem!"sesi sona doğru sinirlenirken Yoobin'e döndüm.

"Başka çaremiz yok."Yoobin derin bir nefes alıp sürücü koltuğuna geçerken, bakışlarım hala binadaydı.

"Hadi Yoongi..."diye mırıldandım. 

Yoobin sürücü koltuğuna geçmişti bile.

"Gahyeon, uydudan durum ne?"Bora'nın sorduğu soruya Gahyeon bilgisayarından bir şeyler yaptıktan sonra cevap verdi.

"Siktir! İki helikopter, beşten fazla zırhlı araç... Kaçmalıyız."

"Ama diğerlerini burada bırakamayız!"

"Ulusal güvenlik hapishanesinde çürümek mi istiyorsun?"

"Jungkook'u burada öyleye bırakacak mısın?"

Yoohyeon ve Gahyeon kavgaya tutuşurken onları susturan, Yoobin'in arabayı hareket ettirmesiydi.

Derin bir nefes alıp minibüsün kapısını kapattım. Kapıyı kapatmak için eğilmemle önde Yoongi, arkasında diğerlerini  görürken göğsümde sert bir sızı hissettim.

"Çok özür dilerim..."

"Siktir Yoobin! Oradalar! Lütfen dur!"Yoobin, arabayı hızlandırıp anayola çıktığında sertçe yerime oturdum.

"Gitmek zorundayız. Şimdi herkes çenesini kapatsın."Yoobin'in sert ses tonu hepimizi sustururken kafamı geriye yasladım.

"Siyeon? Ne oluyor?"

Telsizimden Yoongi'nin sesi yükselirken, dudaklarımı birbirine bastırmıştım.

"Bana ver."Yoobin bir eli direksiyondayken, diğer elini arkaya doğru uzatmıştı. Telsizi hiç düşünmeden ona verdiğimde yapabileceğim tek şey onları dinlemekti.

"Üzerinize doğru gelen iki helikopter, beşten fazla zırhlı araç var. Kaçmak zorundaydık."

"Ne kaçması? Bizi burada bıraktınız! Amacınız neydi?"

"Nana'nın emri."

"Sikerim emri! Bizi burada bıraktınız. Kendi kıçınızı kurtarmak için!"

"Mecburduk."

Yoongi'nin sinirli sesine rağmen, Yoobin oldukça sakin konuşuyordu.

"Mecburmuş! Buradan kurtulursam ilk işim Nana'yı öldürmek olacak! Resmen bizi burada ölüme terk ettiniz amına koyayım!"

Yoobin derin bir nefes aldı. Ben, onun cevap vermesini beklerken camdan uçan telsizi görmüştüm.

Şaşkınlıkla ağzım açılırken, Minji'nin eli kendi telsizine gitmişti.

"Minji, hayır."Yoobin dikiz aynasından bize bakarken konuşmuştu.

Minji eline aldığı telsizi yavaça bırakırken, ben dolan gözlerimden yaşlar akmasın diye kafamı kaldırmak zorundaydım. 

Az önce, hayatım boyunca yanımda olan kişiyi ölüme terk etmiştim. 

Ma City ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin