Bölüm 26

97 14 26
                                    

SEOKJİN

"Sikeyim Krystal!"diye bağırdım elimi parmaklıklara vururken.

"Eğer bir kez daha parmaklıklara vurursan, o parmaklıklardan saçılan elektriğin voltajını arttırmış olacağım. Sonrası beni ilgilendirmiyor."diyen Krystal yüzünden parmaklıktan uzaklaşmıştım.

Dediği gibi, bizi kilit altına almıştı. Şimdi ise gözümüzün önünde, Taehyung'la içeriden birisine ulaşmaya çalışıyorlardı.

"Ulaşamazsınız! Şifreli sistem kullanıyor onlar. Ve bilin bakalım, şifreyi kırabilecek kişi kim?"Jimin'in konuşmasına Nana göz devirip cevap verdi.

"Yoohyeon mu? Kesinlikle katılıyorum. O burada olsaydı işimiz kesinlikle daha kolay olurdu."dedikten sonra eğilip bilgisayarda bir şeyler yapmaya devam etti.

"Taehyung-"Jungkook konuşmaya çalıştığında Taehyung onun sözünü kestik.

"Krystal, duydun mu? Sanki... Sanki bir şerefsiz konuşuyor."

Jungkook sinirle homurdanırken, derin bir nefes aldım. Yatağa oturup, bir şeyler yapmaya çalışan bitirim üçlüyü izlemeye devam ettim.

*******
MİNJİ

Ağzıma gelen kanı tükürdüm.


"Hadi ama Minji! Onları bu kadar korumana gerek yok."karşımdaki Taemin sinir bozucu şekilde gülümserken, göz devirdim.

"Benden tek kelime dahi alamazsın."derken bu sefer gülen bendim. Ama bu Taemin'i kızdırmıştı. Odadaki adamına kaşıyla bir işaret yaptı ve adam önüme geçip, karnıma sertçe bir yumruk attı.

"Orospu çocuğu."dedim sessizce.

Canım çok acımıştı.
Şartların eşit olmasını o kadar isterdim ki, ya da tam tersi.

Elleri tavadan sarkan zincire bağlanmış olan Taemin olsaydı keşke. Ben değil de.

Taemin, "Biraz da diğer kızlarla sohbet edelim o zaman."deyip adamıyla odadan çıkarken, benim hala ellerim bağlıydı.

"Orospu çocuğu! Dokunma onlara!"diye bağırmıştım arkasından ama...

Neye fayda edecekti ki?

Kaç gündür burada olduğumu bilmiyordum. Durduğumuz odalarda boktan bir pencere dahi yoktu. Ne zaman gündüz ne zaman gece anlayamıyordum.

Belki de buraya geleli saatler olmuştu.
Hiçbir fikrim yoktu.

Yan odadan Gahyeon'un çığlığını duyduğumda kulaklarımı kapatmak istedim ama bunu bile yapamadım.

"Orospu çocuğu! Dokunma ona! Buraya gel! Bana yap ne yapacaksan!"çırpınıyordum sanki ellerimin çözülmesine yardımcı olacakmış gibi. Oysaki olan tek şey, bileklerimdeki acıyı üçe katlıyor olmasıydı.

Bir şey yapamamanın acizliğiyle gözlerimden yaşlar akarken, bir kez daha küfür ettim.

*******
SİYEON

"Sana daha önce, bir orospu çocuğu olduğunu söyleyen olmuş muydu?"

Yüzümde her yer büyük ihtimalle kanla kaplıydı. Ama buna rağmen gülümsüyordum.

Ma City ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin