🎵GRAE - Bang Bang
Merhabalar
Nasılsınız
Dolu dolu bir bölüm olduğunu düşünüyorum umarım beğenirsiniz 👀
Keyifli okumalar
***
Altın Etkinlik
Çalıcısının eziyet çektirircesine çaldığı kemandan yükselen yoğun ve dengeli bir melodi buluyordu kulaklarımı. Her zamanki gibi toplu ortamlarda kendimi rahatlatmak için yaptığım şeyi yapmaya çalışıyordum. Diğerlerinin açığını bulmaya çalışıyordum. Belki kulağa narsisçe geliyordu ama etkili bir yöntemdi. Şimdiki hedefim ise kemanistin kendisiydi; pek tutkulu çaldığı söylenemezdi.
Kemanı çenesinin altına yaslayışı, arşeyi tutuşu ve bedenin duruşunu dikkatle izliyordum. Hatta kemanın markasını tahmin etmeye çalışmış, gözlememi daha zor bir seviyeye taşımıştım. Tatmin ediciliği egoist zihnimde oldukça etkili bu oyun kemanistin bir notayı kaçırmasıyla son bulmuştu.
Onu izlemeye başlayana kadar en az bulunduğum ortamdaki insanlar gibi mükemmeldi. Gülerek alkolsüz kokteylimi dudaklarıma götürdüm. Bu salonda hata yapmaya meyilli ve daha az mükemmel olan kişi benden sonra kemanistin kendisiydi. Çalmaya çalıştığı resitalle, gözüme çarpmıştı. Oyunuma benim tarafımdan kirlice dahil edilmiş yine benim tarafımdan yenilmişti.
Gereksiz şekilde şatafatla büyütülsem de etraf alışkın olmadığım kadar lükstü. Bulunduğum salon neredeyse küçük bir halısaha büyüklüğündeydi ve gotik bir mimariye sahipti. Buraya adımımı attığım anda ağzım açık kalmıştı. En az iki araba, göz kamaştırıcı Fransız halılarının süslediği zeminde rahatça drift atabilirdi. Tavan oldukça yüksekti ve melek figürleriyle süslenmişti. Bu figürlerin bir hikâyeyi anlattığına emindim ama ne yazık ki sanat hikayeleri hakkındaki bilgim en az Taehyung'u Seokjin'in masasının üzerinde becerme şansım kadar azdı.
Duvarlardan tavana kadar uzanan altın varaklar önce salonu ihtişamlı gösteriyor sonra da tavandaki çizimleri bir arada tutan bir tablo görevi görüyordu. Sol tarafımda şu kraliyet temalı dizilerde olan ikili mermer merdivenler ortada birleşiyordu.
Merdivenlerin basamaklarını kırmızı halılar kaplıyordu. Dev avizeler yeterince ortamı sarı ışığıyla aydınlatıyor göz alıyordu.İtiraf etmeliyim gerçekten dibim düşmüştü. Etraftaki puro kokusu masaların ortasında bulunan vazodaki yüzlerce kırmızı gülün kokusuyla karışıyordu, mesh ediciydi. Herkes ortamın havasıyla oldukça uyumluydu. Taehyung yanımdayken bende bu ortamla uyumlu sayılırdım. Onun mükemmelliği benim acizliğimi kapatıyordu.Evet her şey çok hoştu, şatafatlıydı, dudak uçuklatacak kadar lükstü. Kendimi kraliyet düğününde hissetmeye başlamıştım. Yine de gözüme batan tek şey her yerde abartıyla belli olan altın dekordu. Kaşlarımı çatarak tabağın solunda bulunun altın yemek takımının, altın bıçağını elime almıştım.
Kaşlarımı çatarak bıçağı inceliyordum. "Sana da biraz abartı gelmiş olmalı." demişti masaya oturduğumdan dolayı hiçbir şey yapmamasına rağmen beni rahatsız eden şahıs. Kaşlarımın altında ona soğuk bir bakış attım. Çok beklemeden "Hope Hyung, servetini göstermek için altını araç olarak görüyor." demişti. Söylediği cümleyle bıçağı hemen yerine bırakıp sırtımı yatağımdan daha rahat olan sandalyenin başlığına yasladım. Stresle bacağımı sallıyor bir bardak suyu alkolmüşçesine içiyordum. Gergindim. Nasıl şu an Jaehyun'la karşı karşıya oturuyordum ve o hiçbir şey yaşamamışız gibi benimle muhabbet etmeye çalışıyordu tam olarak bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Golden Bullets
FanfictionTadını almama, iniltilerinin zihnimi kiliseye çevirmesine izin ver lütfen. Silahlarla kuşandırdığın mabedinin beyaz çarşafını kendimizle lekeleyelim. Karşılık ver Taehyung. Yalvarırım huzursuzluğunun sıcaklığına kapılalım. Dudaklarımız arasında yata...