🎵Vlad Holiday - So Damn Into You
Herkese Merhaba
Keyifli okumalar
***
Ben Kırmızıyım
Soğukta rüzgâr bedenimizi yalayıp geçerken bunalmıştım. Ne yapabilirim diye düşünürken, aklıma Taehyung'u video oyunu oynamak için odama çağırma fikri gelmiş bu fikri ona sunduğumda kibarca ve çabucak teklifimi reddetmişti. İşi olduğunu söylemiş yanımdan ayrılmış öylece arkasından baka kalmıştım. Her şey hızlı gerçekleşmişti. Ne hissettiğini bilmiyordum fakat hem buz hem ateş olmak sağlıklı bir aktivite değildi. En sonunda çok fazla düşündüğüme karar verip odama çekilmiştim. Bir diğer sorun ise video oyunu oynayacak konsolumun olmamasıydı, duvarda güzelce kırılmıştı. Odaya gelmeyi kabul etseydi ve oyun konsolunun olmadığını o an fark etseydim belki en azından sevişirdik diye düşünüyordum.
Oyun konsolu 4 - 0 Jeon Jungkook
Odama çıktığımda siyah perdelerin odaya kattığı kasvetli hava diğer günlerden daha yoğun hissediliyordu buna dayanamayıp tüm perdeleri açtım. Yatağıma otururken televizyonu açmamaya yeminli gibi davranıyor travma yaşamış gibi hissediyordum bu yüzden kitap okumaya çalışmıştım. Belki birilerinin banyoyu kullanmaya ihtiyacı olur diye tişörtümü çıkartıp kitabıma birkaç sayfa kadar devam etmiştim sonunda üşüyüp Taehyung'u baştan çıkarma planımı yarım saatliğine rafa kaldırdım.
Sıkılmıştım, okuduğum kitap ağır dilinden dolayı beynim yorulmuştu. Kitabı yatağın yanındaki sehpanın üzerine geri koydum. Yatakta yüz üstü yatarken aklıma gelen fikirlerle karnımın üzerinde ilerleyip üst bedenimi yataktan sarkıttım. Ellerim zeminle buluşurken yatağımın altındaki korkunç canavarlardan daha seksi olabilecek şeye bakıyordum. En büyük hazinem, sırlarımın en güzeli, her gün hayalini kurduğum şey... Altılı soju kutularım.
Gülümseyerek kutulardan birini dışarı çıkardım. "Babanız sizi çok özledi bebeklerim." Diyerek yataktan atlayıp yere oturdum. Kendime toparlacığıma dair söz vermiştim. Günün sonunda sözler en sonunda tutulmamak için verilirdi diyerek kendimi rahatlatacaktım. Güne dolu dolu başlamıştım birazcık içmekten zarar gelmezdi. Sırtımı yatağa verirken açtığım soju şişesini yarılamıştım bile. İyi içicilerden olduğumu söylemek doğru olur fakat kesinlikle iyi bir sarhoş değildim.
Namjoon Hyung öpüşmeyi bana öğrettiği konusunda gerçekten haklıydı, ikimizde kolay sarhoş olmuyorduk sarhoş olursak da öpüşüyorduk. İleriye gitmeyi düşünmek bile şu anda kusmamı sağlayabilecek olsa da öpüşmek elimizde değildi, öylece oluveriyordu ve ben öpüşmeyi çok seviyordum. O bana klüpte tanıştığını birilerinin adına sayıklayarak atılıyor ben de 'Jaehyun' diyerek onu kabul ediyordum. Üç kere kadar birbirimize küfür edip şakalaşarak içip öpüşsek te artık baş başa içmeyeceğimize dair kuralımız vardı -tanrıya şükür- üçten fazlası işlerin ciddi olmasını sağlardı.
İkinci soju şişemi açarken havanın bugünlerde ne kadar çabuk karardığını fark ettim. Artık kış geliyordu ve yıl neredeyse bitmek üzereydi. Bu senenin bir olayı olmadığını hatta yaşadığım en kötü senelerden biri olduğunu söyleyebilirdim belki gelecek sene daha güzel günlerim olacağını dair umudumda kalmamıştı bilemiyorum bok gibi bir seneydi. Şişeyi diklerken kapımın tıklanmasıyla irkildi, kafamı kapıya doğru çevirdim. İçeri giren esmer bedenle gözlerimi irileştirip ağzımdaki şişeyi hemen yanıma bırakmıştım.
"Oyun oynamak istersem odana gelmemi söylemiştim. Oyun konularında gerçekten cahil olsam da buradayım." demiş elini ensesine atmıştı. Dudaklarım kıvrılırken gözlerimi ondan ayırıp konsolu kırdığım duvara baktım. Gözlerim tekrar onu buldu. "Oyun oynamayı boş verelim Hyung." seninle deli gibi sevişeceğim "İçmek ister misin?" dediğimde havaya kaldırdığım boş şişeye bakıyordu. Gerçekten çok kibar bir adamdı. Soğuktu, korkutucuydu onu zorlamaya devam edersem tek yumruğuyla beni bayıltırdı ama kibardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Golden Bullets
FanfictionTadını almama, iniltilerinin zihnimi kiliseye çevirmesine izin ver lütfen. Silahlarla kuşandırdığın mabedinin beyaz çarşafını kendimizle lekeleyelim. Karşılık ver Taehyung. Yalvarırım huzursuzluğunun sıcaklığına kapılalım. Dudaklarımız arasında yata...