17- Upside Down

700 59 174
                                    

🎵PinK Sweat$ - Honesty

Ayy Merhabaaa

Bölüm sordunuz 2 günde bölüm yazdım hemen

Ben bu bölümü çok beğendim 🙃

Keyifli Okumalar

***

Tepe Taklak

Yağmur suları düştüğü betonu delercesine şiddetli bir aralıkla oluklardan damlıyordu. Soğuk bir bahar günüydü gökyüzüne boğucu gri renk hakimdi ve daha da fazlası olabilirmiş gibi insanların boğazlarına sarılmıştı. Havadaki nem terk edilmiş fabrikanın içini katlanılmaz bir hale getiriyordu. Fabrikanın odaları o kadar nemliydi koyu gri betonarme duvarları daha da grileşmeye başlamıştı. Farelerin kaygan betonlarda kayışlarının sesi yankılanıyordu.

Fabrikanın boş odalarından birindeki sandalyeye bağlanmış adam, ölmenin en büyük kaçış olacağını yüzüne bininci defa inip; bu sefer burun kemiğinden fazlasını kıran muşta sayesinde anlayabilmişti. "Orospu çocuğu!" diye bağırdı buğday tenli. "Ölmek mi istiyorsun?!" sesi korkunç bir tınıyla fabrikanın dışına çıkacak şekilde yankılandığında bir yumruğunu daha sandalyede can çekişen adamın yüzüne geçirmişti.

Adam artık aldığı darbeler yüzünden kafasını dik tutmakta zorlanıyordu, bilinci kapanacağı açıktı. Dökülmüş dişlere sahip olan ağzından anlamsız mırıltılar çıkıyordu. Aldığı darbelerden dolayı yerinden çıkacakmış gibi duran sol gözü kan içinde kalmış yüzünde ayırt edilebilir tek şeydi. Onu bu hale getiren buğday tenli gözü dönmüş haldeydi. Şakaklarından süzülen terler, bedenine sıçrayan yabancının kanına karışıyordu.

Beyaz, kanlı gömleğinin manşetlerindeki düğmeler sağanak gibi düşmanın yüzüne yağdırdığı yumrukları yüzünden etrafa saçılmıştı. Terden çalı gibi görünen birbirine yapışmış olan saçları alnına düşüyor gözlerini perdeliyordu. Kızgın bir boğa gibi yerinde solurken sandalyede bağlı olan adamı öldüreceğinin farkında değildi. Öfke onu başka bir şeye dönüştürüyordu.

"Son kez sormayacağım Wang." Ellerini saçlarına atıp sakinleşmek adına gözleri kapatıp ağır ağır soludu. "Siktiminin parası... siktir et." Adamın yüzüne doğru yaklaşarak tükürüklerinin saçılmasına umursamadan kükredi. "ALTIN MERMİLERİ HANGİ SİKTİMİNİN TAŞAKSIZI İÇİN UYUŞTURUCUYLA DEĞİŞTİRDİN!" Ağzını kapattığında dişleri birbirine çarpıyor elleri titriyordu, öldürmek istiyordu.

Uzun süredir mafyada bir köstebeğin varlığının farkındaydılar. Sadece küçük kutusu milyarca dolara mal olan altın mermiyi teslim almakla görevli olan kişi, altın merminin tamamen mecaz olduğunu kavrayamamıştı. Köstebeklik yaptığı kişi için altın merminin altına saklanmış Yakuza devlet bağlantılarıyla ele geçirmiş seksen iki klasörlük, uyuşturucu, insan ticareti, fuhuş, silah kaçakçılığı ile çeşitli ülkelerden toplanmış tehlikeli bilgileri barındıran flashbelleği çalmıştı.

Altın mermilerin gerçek anlamını mafyanın ileri gelenlerinden başka kimse bilmiyordu. Wang, mafyanın ileri gelenleri haricinde bunu bilen tek kişiydi. Altın mermileri uyuşturucuyla değiştirmiş liderlerine ulaştırmadan yakalanmıştı. Yılan ininden çıkmak kolay değildi, şiddet, kan, cinayet ve psikopatlarla süslenmiş bu inin yılanları zehirliydi, planını kolayca uygulaması için Wang'ı usulca zehirlemişler yılan çukuruna uzatılan eli görmek istemişlerdi.

Buğday tenli adam delicesine yumruklarını sıkıyor kendine hâkim olmaya çalışsa da içindeki öfkeyi içlerindeki haini öldürerek geçirmek istiyordu. Dengesizdi. Dengesizlik onu öfkeli, öfkeli olmak ise onu katil yapıyordu. Korkutucu bir sakinlikle sandalyede can çekişen adama döndüğünde dudakları yukarı doğru kıvrılmış, gözleri yaşararak kaşları çatılmıştı. Yumruklarını sıkıyordu, yüzünde acı çekermiş gibi bir hal vardı. 

Golden BulletsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin